Silahın soğuk namlusunu başımda bir kez daha hissettiğimde artık bu durumu kabullenip boğazımı temizledim ve ona döndüm. Oysa; arkasındaki demire bağlanmış ellerinden kurtulmaya çalışırken bana doğru ilerlemeye yelteniyor, bir yandan da başımdaki silahın sahibine ağız dolusu küfürler sarf ediyordu. Onun bu hali burukça gülümsememe sebep olmuştu.
"Yorma kendini. İnan, bu davadan vazgeçmediğim için gram pişmanlık yok içimde. Lütfen şimdi sadece gözlerini kapat. Bu halimi görmeni istemiyorum." Boğazıma oturan yumruyla zor çıkmıştı bu sözler kurumuş dudaklarımdan. Ona güven vermek için konuşuyordum ama ortada güven verilecek hiçbir şey yoktu.
"Saçma sapan konuşma Minel! Sana hiçbir şey olmayacak. Güven bana... Buradan beraber, el ele çıkacağız ve aynı arkamızda bırakacağımız bu depo gibi her şeyi ardımızda bırakacağız." Başımı eğip onaylamazca iki yana salladım. Boğazıma oturan yumru yerini koruyordu ve bu da sesimin çıkmasını zorlaştırıyordu.
"Bunların olabileceğini göze alarak çıktım ben bu yola. Bir çıkmaza çıkacağına bile bile... Sen de benimle beraber ilerledin bu yolda... Minnettarım sana; her zaman yanımda olduğun, beni koşulsuz sevginle kuşattığın için..." Sözlerimi, onaylamaz ve korku dolu bakışlarla dinlerken sol gözünden akan bir damla gözyaşı, yanağından süzülüp kupkuru betonla buluşmuştu.
"MİNEL!" Onun gür sesiyle beraber bir el ateş sesi... Merminin yere vurduğunda çıkarttığı o metalik ses kulaklarımda çınlarken her yer kapkaranlık bir hale bürünmüştü benim için.
Kardeşi Mert için gittiği bir barda seçtiği bir adamdan hamile kalmayı planlayan Duru'nun tek amacı doğacak olan bebeğinin kardeşine nefes olmasıdır.
Duru amacına ulaşır fakat bilmediği şey ise seçtiği adamın karanlık dünyasıdır.