Beklenen gün geldi, Sedef hanım."
Gözleri o kadar tuhaf bakıyordu ki;
korkuyla ayağı kalktı. Arkasındaki gençlerden biri arabanın kapısını açtı, adım atmaya yeltendi ki diğer genç arkadan sarılıp ağzını kapattı. Kalbi duracakmış gibi hızla atmaya başladı. Fırat, kan çanağı olmuş gözleriyle kılını kıpırdatmadan, sadece bakıyordu. O an içinden pişmanlık çığlık atıyordu, ne olurdu Meltem'i dinleseydi;
"Ara nişanlını gelip seni alsın " dediğinde arasaydı.Debelenmeleri boşunaydı ne kadar güç kullanmaya çalışsa da iri cüsseli adamın gücüne karşı koyamıyordu. Ve karanlık teslim aldı genç kızı .
Gözünü açmaya çalıştı başta ama başarılı olamadı. Çabaladı tekrar açtı gözlerini önce beyaz tavan karşıladı sonra yanında yatan çıplak bir beden. Ama sonrası tekrar karanlık....
Ne kadar zaman geçti bilinmez yavaş yavaş kendine gelmeye başladı ve bu sefer yanında kimseyi göremeyince derin nefes alıp yataktan doğrulmaya çalıştı. Bütün vücudu ağrı içindeydi sanki kılını kıpırdatmaya güç yetiremez haldeydi.
" Nihayet uyandın."
Kendine gelmeye çakışırken, üzerinde birsey olmadığını farkedince çarşafı hızla üzerine doğru çekti. Yüzündeki o iğrenç gülümsemesi tekrar belirdi. Kendinden emin adımlarla kıza doğru gelirken, korku kapladı içini. Çenesini tutup konuşmaya başladı,
"Bakalım o hoca seni böyle de sevecek mi ? Sen bana aitsin bunu hiç bir zaman unutma"
Şok olmuş bir halde adamın yüzüne baktı bir süre, bu kadar ileri gitmiş olamazdı. Sevmek bu değildi. Üstemsiz gözlerinden yaşlar akmaya başladı, hıçkıra hıçkıra ağladı sonrasında sesi kısılıp gözleri yanana kadar.
Adam da pişmanmıydı bunu onu inciteceğini hatta paramparça edeceğini bilmiyor olamazdı değil mi?
Yaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz bir savaş veriyorduk çünkü seviyorduk.
Şaşırtıcıydı, sevgi bazen bir savaş meydanının ortasında size uğruyordu.
O an iki yolum vardı.
Ya sevecektim, ya ölecektim.
Sevmeyi seçtim. Onu sevmek de ölümü daima nefes gibi ensende hissetmekti.
"En büyük savaşların ortasında kurak topraklardan bile bazen çiçek açar, bombalar etki etmez, kökleri sımsıkı tutunur. Bir bakarsın renkler canlanır, güzel kokar her yer. Sen bu çiçeksin diyemem, biz bu çiçeği temsil ediyoruz diyebilirim.
Özgürlüğümüze."
Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.