11 yaşında küçük bir çocuk düşünün. Hastane odası oyun bahçesine çevrilen, pencerenin ardındaki oyun parkı ise yasak olan, arkadaş edinmek yerine yeni yeni doktorlar tanıyan, upuzun kıvırcık saçları sağlıyla birlikte onu terk eden bir çocuk... Taki On Altı yaşına kadar! Kanseri onu terk ediyor ve asıl hayatına adım atıyor. Peki bir anda nasıl tepe taklak oldu her şey? Yeniden İzmir'i terk edeceğini, en yakın arkadaşını ardında bırakacağını ve tekrar hayatını bir hastane odasına sığdıracağını öğrendiği gün nereden çıktı? O artık öleceğine inanıyor. Bunun bir işaret olduğunu biliyor ve bu inadından dönmeyecek. "Kim bilir? Belki de tekrar yaşamak isteyecek kadar büyük bir şans bulur onu..."