O, kendi halinde yaşardı. Okuldan eve, evden antrenmanlarına giderdi. Gündüzleri normal biriydi. Sıradandı. Onu kimse merak etmezdi. Ünü için peşinde koşanlar olurdu ama onu gerçekten tanımak isteyen kimse olmazdı. Ben hariç. Ben, gündüzleri arkadaşlarıyla vakit geçirip evine dönen ya da futbolunu oynayan Cefa'yı merak etmiyordum. Ben, geceleri ortaya çıkan Cefa ile tanışmak istiyordum. Beşiktaş sahilde futbolcu olduğunu unuturcasına içtiği biralar, dinlediği Sezen Aksu şarkıları ve acısını sakladığı o sigara dallarını merak ediyordum. Çünkü biliyordum ki, asıl Cefa o'ydu. Kırgınlıkları dağ gibi büyümüş, sevdiği kadının çekip dünyanın öbür ucuna gidişini sindirmeye çalışıyordu aylardır. Dinlediği her şarkıda ona olan sevgisini haykırıyordu sanki cümle aleme ve onu dinleyen tek kişi bendim. Ben, onun Eleysa'sıydım. Beni görmüyordu. Beni duymuyordu. Ama beni okuyordu. Attığım her mesajı, yazdığım her cümleyi okuyordu. Ben, Eleysa. Aylardır her bir şarkıda daha çok ezberlediğim adamın umudu olmak için ona kendimi okutturuyorum. Ben onun ışığı olmak istiyorum. O ailesinden başka kimsenin umursamadığı kalbini huzurla dolduran olmak istiyorum. Gözlerine asla ulaşmayan o güzel gülümsemesinin gözlerine ulaşması için elimden ne gelirse yapmak istiyorum. İstemsizce gözümden düşen bir damla yaşı sildim. Onun gülüşü asla gözlerine dokunmazdı ve ben bilirdim ki, 'gülüşü gözlerine ulaşamayan bazı kırgın adamlar olurdu, evrenin en güzel gülen adamlarıydı onlar.' Duydun mu beni, Cefa? Benim için evrenin en güzel gülen adamısın. Belki bir gün, benim için de gülersin. ☁️☁️☁️ Yarem isimli hikayeden tanıdığımız Cefa Berkan'mızın hikayesidir. İlk defa bu hikayeyi görüyorsanız, Yarem'i okumasanız da olur. Aramıza hoşgeldiniz, peçetelerinizi hazırlayıp hikayemize giriş yapabilirsiniz☁
79 parts