- Üzerindeki gelinliğin çirkinliğini mankenden çıkarmamalısın ! Duyduğum alaycı sesle hızla arkama doğru döndüm . Gözleri yorgun ve uykusuzdu . Gömleğinin düğmelerinden iki tanesi açıktı . Yakasında ise baya dolgun dudaklara sahip birinin ruj izi vardı . Acaba o hastaneye gelen kadının dudakları mıydı ? Gözlerimin gömleğinin yakasında oyalandığını oda fark etmiş olacak ki boğazını temizleyerek yakasını düzeltti . - Kusura bakma geceden kalmayım biraz da ! Cevap vermedim . Heyecanlanmış ve utanmıştım . - Buraya neden geldin ? - Cevabımı bildirmeye geldim . Ellerimle gözlerime yelpaze yaptım . Ağlamamalıydım . Zaten cevap vermemiş miydi ? - Bence profil fotoğrafının gitmesi benim için yeterince açık ve net bir cevaptı . Boşa yorulmuşsun buraya kadar ! - Ne o Medine Dilencisi , süt dökmüş kediye döndün birden ? En son gördüğümde kafama çiçeklerle vuruyordun ! Kaşlarım şaşkınlıkla kalktı . - Bana kızgın değil misin ? Sorduğum soruya tebessüm etti. Fakat bu tebessümü her zaman yüzünde alışkın olduğum alay şeklinde ortaya çıkan dudak kıvrılması değildi . Dünya'ya resmen alay etmek için gelmiş olan adam karşımda yıkılmış halde öylece dikiliyordu . Fark ettiğim gerçekle kaşlarım iyice havalandı . Bizim alaycı Bay Keş'imiz acı çekiyordu....