" 'Nasıl bir his biliyor musun? Oda çok geniş ama sığamıyorsun, bak kapı orda ama çıkamıyorsun, pencere açık ama nefes alamıyorsun...'
Seni tanıdıktan sonra daha bir anlamlı oldu hayatım. Okuduğum şiirler, yalayıp yuttuğum tüm kitaplar, dinlediğim müzikler,
hatta söylediğim tüm şarkılar...
Öyle uzaktan seviyorum seni, yanaklarına süzen iki damla yaşını silmeden, en çılgın kahkahalarına ortak olmadan, en sevdiğin şarkıları beraber mırıldanmadan.
Öyle uzaktan seviyorum seni...
Lavinia'm... sen; aklım ve kalbim arasında kalan en güzel çaresizliğimsin..."
**********
⛈🌈☃️🌘
Büyük bir uçak kazasıyla başlamıştı her şey. Bitti denildiği yerde başlamıştı. Büyük bir felaketten doğmuştu bu uçsuz bucaksız aşk. Acıdan yoğrulmuştu. Acıdan geçemeyen kadına, acısı bitmeyen adam merhem olmaya çalışmıştı.
Peki kırık kanatlarının altına aldığı yaralı kadın da acısına ortak olabilecek miydi?
🌟🌙🌼❄
"Bir daha yüksek sesle konuşma yok tamam mı?" Sesinde yumuşak bir tını vardı. Normalde ona göre olmayan bir sesti. Yutkunmamak için zor tutum kendimi.
"Niye ki?" Demeden edemedim. Merak ediyordum benim ondaki yerim neresiydi?
"Sesinin kısılmasını istemiyorum Akça." Şuan başka bir durumda olsak anında 'yaa' diye demeden edemezdim ama şuan gülümsemedim. Kızgındım ya ben ona.
"Niye?" Dedim tekrardan. Sinirlenmesini bekledim ama sakince soruma cevap verdi.
"Senin sesini duymam gerekiyor."
"Niye?" Sabır diler gibi başını iki yana salladı. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp gamzelerini göstererek gülümsedi.
"Sesin bana huzur veriyor."