" Bu beden benim için bir ziyafet küçük kız." diye fısıldadı eli eteğimin altına girerken.
" Efendim, siz benim patronumsunuz." dedikten sonra elini itmeye çalıştım. Ama o beni yine şaşırttı ve beni masayla kendi arasına sıkıştırdı.
" Biliyorum, ama bunu istemediğini söyleyemezsin..." Uzun kemikli parmağı, külotumu sıyırıp, içime girdiğinde dudaklarımı kemirerek arkamdaki siyah masayı kavradım.
O benim bu halimden zevk alırken, ben patronlarımla yatmanın getirdiği vicdan azabıyla eziliyordum.
"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma indi öpücükleri. "Geldin ve beni dünyanın en mutlu adamı yaptın." Dudağımdan da öpüp alınlarımızı birbirine yasladı. "Seni çok seviyorum. Seni senden çok seviyorum."
Bu kez ben dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp ayrıldım. "Seni çok seviyorum. En az beni sevdiğin kadar seviyorum seni." Kollarımı boynuna dolayıp yüzümü boynuna gömdüm. Kokusunu içime çektim.
Çok özlemiştim.