(+18)
Bir kardeşimin ellerindeki kana baktım, bir de kendiminkine. Onun parmak aralarından akan oluk oluk kanlar elenip benim ellerime düşüyordu. Önümüzdeki cesetin parçalanmış kalbine, ütü basılmış yüzüne baktım öylece. Kanlı parmaklarımı kardeşimin ellerinin altından çektim ve yerdeki cesetin beyazı gözüken gözlerinin kapaklarını örttüm. Yerdeki gömleğimi zarif bir edayla, sakince yerden alıp sütyenimin üzerine geçirdim ve düğmelerini ilikledim.
Kardeşimin ellerindeki kanı kendi ellerimle temizleyebildiğim kadar temizledim, avuç içlerine iki büyük öpücük kondurdum.
"Abla.. Abla.. Abla.." İri mavi gözlerini tıpkısı olan gözlerime dikti. "Kim yaptı bunu? Kim yaptı bu dehşeti? Çok korkunç..." Bir ileri bir geri sallanıyordu. Elindeki insan etinin pıhtıları ile bulanmış bıçağı yeni fark etmiş gibi yere fırlattı. Hızla bıçağı ayağımın ucuyla iteledim
"Ben yaptım. Ben yaptım ablacım, özür dilerim. Çok özür dilerim.."
Hızlı hızlı konuşuyor, aynı zamanda kardeşimin ellerini sıvazlayarak ellerindeki kanı kendi ellerime almaya çalışıyordum. Onun küçücük, bembeyaz ellerine yakıştığından çok yakışıyordu benim elime kan.
Hiçbir şey hatırlamıyordu, bundan sonra bu ceset onun değil benimdi.
Bu pis bedenden çıkmış ruh, bundan sonra onun değil benim peşimde dolanacaktı.
Telefonumu kotumun cebinden çıkarttım. Son aramalarımdaki sondan ikinci isime tıkladım.
"Eliza?"
"Kabul mu?" dedi. sesi ciddi, alt tonu alaylıydı.
"Bankadaki parayı çek. Eski ama tıkırında bir araba, ucuza bir pasaport ayarla. Teksas'taki motel artık bizim."
@veastonteksas | 2020