Hayır, ben deli değilim. Hayır, siz beni anlamıyorsunuz. Hayır, ben hiçbir zaman tek değildim, olmadım da...
Herkes tarafından deli diye anılan, korkulan birisiyim hep. Ama onların anlamadığı bir şey vardı; herkesten farklı olmayı ben istememiştim, olmayan kişileri görmeyi istememiştim, şizofren olmayı istememiştim...
Ama hayat bu ya, hiçbir zaman isteklerimizi yerine getirmiyor. Neden farklı olmam için beni seçti bilmiyorum. Tek bildiğim, benim tek olmadığım.
Benim gibi farklı insanlar var, evet, bunu biliyorum. Hayat da bunu kanıtlarcasına beni onların, benim gibi farklı olanların yanına gönderdi. Bir akıl hastanesine...
♪♫︎♫︎♪♫︎♪
"Seni mutlu edebilirim." dedi genç çocuk. Yüzünde psikopatvari bir gülümseme barındırarak elindeki bıçağı kaldırdı.
Tek kelime etmedim.
"Herkes çok mutlu." dedi benden ses alamayınca. Bir adım sola kaydı ve karanlık odanın köşesine yığılmış bir dünya cesedi gösterdi.
Yığının en üstünde her gün bana oyun teklif eden çocuk ve topu vardı. Top yavaşça tavana kadar yükselen cesetlerin üstünden düştü ve ayağıma yuvarlandı.
♪♫︎♫︎♪♫︎♪
Siren sesleri. Her taraftan siren sesleri geliyordu. Kulak zarını patlatacak derecede yüksek sesle siren sesi duyuluyordu akıl hastanesinde.
"Neler oluyor?" dedim yine, yanağımda kurumuş yaşlara yenileri eklenirken.
"Oyun saati." dedi çocuk. Hâlâ kapıyı açmakla uğraşıyordu.
"Oyun mu? Ne oyunu?"
"Ölüm Oyunu" dedi en sonunda.
♪♫︎♫︎♪♫︎♪
ఌ︎Orjinal kurgu
ఌ︎17.09.2020
Bu hikaye @Akkulak48 ve @SonBlackVarisi tarafından yazılmıştır. Çalana Minho uçan tekme atar, bilginiz olsun.