Kalp midir sev diyen? yoksa yanlızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı? yoksa yanan ateşe dokunmak mı? ** Bakışları sınıfta gezinirken tebessüm etti. Yine buradaydı...en baştan. Her şeye sil baştan başlamıştı ve mutluydu. Mytic Falls. Ah,lanetli şehir. Namı değer karanlığın şehri. Hiçbir zaman karanlık olmamıştı. Onun renği griydi. Ne siyah ne beyaz...gri. Gülen,şakalaşan ama burada olan arkadaşları. Hepsine gülerek bakarken tahtaya sopayla vuran profösör dikkatinin dagılmasını sağladı.Gözleri adamı bulurken dudakları düz bir çizgi halini aldı. "Evet,yine beraberiz ve bu da yeni bir ders demektir..." Sınıftan kıkırtılar dökülürken profosörün de dudakları kıvrıldı. Ah,ne konusu? Tebeşiri alıp tahtaya ispantolca kökenli bir şeyler yazmaya başladıgında zorlukla yutkundum. Burda ki gek cadı ve ispanyolca bilen tek kişi bendim. Lanet olsun! "Tanımını söyler misin,Davina?" Yutkundum ve gözlerim Austin'i buldu. Hatırlıyordum. Bana sorduğu o soruyu. Ormanda kaybolduğumda bana o lanet soruyu sormuş ve beynimi bulandırmıştı. Reva mı bu bana? Pis pis sırıtan şahıstan gözlerimi çevirip başımı dikelttigimde dudaklarımı arayıp sözcüklerin dudaklarımdan çıkmasına izin verdim. Ve bir kere daha. Lanet olsun! "Karanlık...Varlıklar." **All Rights Reserved