Korkuyla bakışlarını yine o öfkeli bakışlara sahip adama döndürdüğünde bir an yumruların sırayla boğazına dizildiğini hissetti. Ona öyle bir bakıyordu ki sebebini öğrenmek için can atıyordu bir yanı, diğer yanı ise ondan olabildiğince kaçması için çığlık atıyordu. Arabanın kapısını öyle sert attı ki, kapandığı an çıkarttığı sesten ötürü yerinden sıçradı Efsun. Üstüne üstüne yürümeye başladığı an tüm bedenine korkunun salındığını hissetmişti. Ne istiyordu ondan? Korkuyla önce birkaç adım geri atmış ve ardından adamın gerçekten ona doğru geldiğini idrak etmişti. Nefesi bir anda hızlanırken önce ne yapacağını şaşırmıştı. Telaşla başını bir sağa bir sola çevirmiş ve hemen sonrasındaysa elindeki kitaplarıyla çantasını bir köşeye fırlatmıştı. Kitaplar gürültüyle havada dalgalanıp kulağı tırmalayan sayfa seslerinin ardından yere düşerken Efsun var gücüyle o adamdan kaçmaya çalışıyordu. Bunu neden yaptığını bilmiyordu. Ama deli gibi korkuyordu ona zarar vermesinden, incitmesinden. Bu yüzden koşabileceği en hızlı şekilde koşuyordu damarlarında süzülen adrenalinde etkisiyle. Bacakları adeta yanarken var gücüyle koşmuş ve tam köşeyi dönmeye hazırlanırken tüm çabalarına rağmen yakalanmıştı. Daha köşeyi dönemeden onu belinden tutup havaya kaldıran adam saniyeler içerisinde o koca eliyle ağzını kapatmıştı. Çığlıkları dudaklarından dökülememiş ve içinde feryat etmişti. Fakat kimsenin artık ona yardım edemeyeceğini anlamıştı. Adamın güçlü kolları arasında çırpınsa da pek bir işe yaramamıştı. İçinden Allah'a yalvarmak kalmıştı yalnızca, ölmek için... Gözyaşları şiddetle gözlerinden akıp yanaklarını ıslatırken artık geri dönülemez bir yola girdiğini biliyordu. Onu kimse kurtarmayacaktı... ™©Tüm hakları tarafımca saklıdır. Hiçbir şekilde başka