Sevgili dostum Ay,
"Ranzalar sırtımı acıtıyor. Koğuştan İçeri giremiyor ayın ışığı. Dayanamıyorum artık. Neredesin Ay? Neredesin baba? Gardiyan Işıklarımı kapatma!" Hatırladığım ilk sözlerimdi bunlar maphus hayatımın. Şimdi ise sana son sözlerimi yazıyorum Ay. Hayır! Sana küsmedim. Güneş geceye küser mi hiç? Eğer küsseydi, her gün aydınlanması için Ay' a kendi parçasını verir miydi? Ay parlamak için Güneş'e muhtaç. Güneş ise Ay' a aşık...
Biliyor musun Neredeyse 10 yıl oldu aydınlığı görmeyeli. Ama Bir gün elbet gece olacak ve Ay gülümseyecek bana kendi aydınlığıyla. İşte bu yüzden 10 yıldır aralıksız karanlıkta Geceyi bekliyorum. Ama artık beklemekten sıkıldım. Ben artık Ay' ı görmek için beklemeyi değil, Ay' a gitmeyi istiyorum. Seni yanımda istiyorum. Evet ben bir hayalperestim. Bir hayalperest, yolunu yalnız ay ışığında bulabildiğinden cezası şafağı, dünyanın geri kalanından daha önce görmesidir...
Hoşçakal Ay. Bir gün kendinle birlikte aydınlığı peşinden getirmen dileğiyle...Bir gün Güneş'ine kavuşman ümidiyle...
Güneş ve ay birbirlerine tutkun iki aşık,
Biri güne diğeri geceye hasret,
İkisi de aydınlatır ruhları;
Güneş mutlulukları,
Ay ise kararan ruhları.
İmkansız mı kavuşmaları,
Kimine göre evet, kimine göre hayır!
Ay yıldızlardan sorar güneşi,
Güneş ise bulutlara danışır,
Aşk bu hep göklere yakışır!
Güneş ve ay birbirlerine tutkun iki deli,
Biri güne diğeri geceye hasret.
Hiç bulutla güneş savaşır mı?
Güneş parlar, güneş yakar...
Bulutsa dokunsan ağlar
Hiç Güneşle Ay savaşır mı?
Ay doğar, güneş kaçar.
Onların yanlızlığına
Yer gök ağlar...
"BİZ RENGARENK HAYATLARIN RENKLİ ÇOCUKLARI DEĞİLİZ. KARANLIK HAYATIN KADER MAHKUMLARIYIZ. "
(Gerçek bir hayat hikayesinden esinlenilmiştir. Kurgulanmıştır...)