Bir anda yazacak değil ağlayacak çok şeyim olduğunu hissettim. Sanırım ben hep yağmurluydum. İçime çöken kara bulutlar beynimin , kalbimin kıyısına köşesine düşen yıldırımlarmış benim canımı acıtan. Ne kadar acıtıyor derseniz inanın bilmiyorum. Belki acının verdiği uyuşmuşluktan ya da ben fazla abartıyorum. Zaten ironinin nirvanasını yaşayan bir insanım. Umursamaz lakin fazla düşünen. Yazının daha en başında ağlamak demiştim. Şu hayatta beceremediğim tek şey belki de cesaret edemiyor olabilirim. Ağlamak dünyanın en özel şeyi bence çünkü herkes ağlayamaz mesela kendimden örnek vereyim en son 4 belki 5 ay önce ağlamışımdır. İçim çürümüş sanırım benim. Kokar mı yakında acaba. Belki tekrar eskiye döner bir umut. Dönmesini ister miyim derseniz zaman zaman. Zaman zaman istiyorum sonra boşvermişliğin getirisi ya da sonunu bildiğim için boşver diyişim desem daha doğru olacaktır.