27 parts Ongoing "Yolun ay yıldızlı bayrağımızın ışığı ile aydınlansın, kızılcığım." Bunlar babamın son sözleriydi. Gözlerimden sicim gibi yaşlar yanağımdan aşağıya usulca akarken titreyen ellerime baktım. Ellerim kan içindeydi.
Onların kanı...
Anne ve babamın kanı...
Bedenimi bir titreme krizi esir alırken anneme doğru eğildim. Henüz üniformalarını bile çıkartamamışlardı. İkisinin de yeşil kamuflajları kan lekeleri ile kaplıydı.
"Anne," Dedim çatallı, kuru bir sesle. Ardından gözlerim babama döndü. "Baba..."
Bu gerçek değildi. Gerçek olamazdı. Gerçek olmamalıydı.
"Ambulansı aradım, gelecek! Beni bırakmayın, ne olur!" Annem, son kalan gücü ile zorlukla elimi tuttu. "Kızım..." Acı çekerek döküldü bu kelime onun dudaklarından. "Biz... Biz seni çok seviyoruz... Unutma..." Başımı annemin göğsüne yasladım ve hıçkırıklarımı serbest bıraktım.
"Anne, baba... ben sizsiz yapamam. Yaşayamam..." Hıçkırıklarım artarken annemin nabzı yavaşlıyordu.
"Vatan için can feda. Bu... Bu ölüm değil, kızılcığım. Bu şereftir."
Onlar benim annemle babamdı.
Benim savaşçı ailemdi. Türk Askerleri'ydi.
Ailemi benden alan o kansızlardan nefret ettim.
Beni on iki yaşımda kimsesiz bırakan o hainlerden nefret ettim.
Sen kimsesiz değilsin, Asel. Diye bağırdı içimden bir ses.
Ailen bu aziz vatan için şehit oldu. Göklerde süzülen Al Bayrak, onların kanıyla bugün yeniden yıkandı. Tıpkı bu topraklar için şehit düşen her asker gibi. Sen kimsesiz değilsin Asel, şehitler kimsesiz değildir.
Şehitler kimsesiz değildir.
Vatan kimsesiz değildir.
Ben kimsesiz değildim.
Şehit kanına bulanan Al Bayrak benimleydi.
Anne ve babamın uğruna şehit olduğu bu aziz vatan benimleydi.
Çöktüğüm yerden kalktığımda elime odamda, yatağımın baş ucunda asılı olan Türk Bayrağı'nı aldım. Evimizin balkonuna çıktım. Gözlerimden akan yaşlara rağmen o bayrağı gururla ba