"Birden kulaklarında inanılmaz bir uğultu yankılandı, florasanın lambaları yanıp yanıp sönerken ihtiyar kadın da ayağa kalktı, karanlıkta gözlerinin akı olabildiğince belirginleşmişti, koridordan çığlıklar yükseliyor, ihtiyar ne olduğunu kestiremiyordu. Kapının önünde beliren kadını gördü. Sanki arkasında çığlıklarla birlikte gidip gelen siluetler de vardı. Yaşlı gözleri kadınının yüzünü seçmeye çalışırken kadın iyiden iyiye yaklaştı ihtiyara. Ayakta bastonu elinde öne doğru eğilerek daha da zorladı gözlerini, kapıdaki kadın hemen önündeydi, çirkin suratlı, yüzü gözü yara bere içinde, yaralarından irin akan, uzun saçları, uzun tırnakları, kanlı ve parıldayan gözleri olan kadına bakarak çenesi titreye titreye "Alkarısı" diyebildi. "
İnsanlıktan daha eski, belkide kıyamete kadar sürecek bir kötülük...
Cinler, insanlar, tarikatlar ve sırlar. Binlerce yıl öncesinden günümüze kadar devam eden bir mücadele. Polisiye Korku türünde romanımı huzurlarınıza sunarken herkese keyifli okumalar diliyorum.
Arya: Rahat bırak beni.
Araf: Seni seviyorum Arya. Anlamıyor musun!
Arya: Ben sevmiyorum Araf.
Araf: Senin için herşeyi yaptım Arya. Neden beni sevmiyorsun. Ha Söyle neden!
Arya: Sevmiyorum işte, hem biz ayrı dünyaların insanıyız Araf. ben insanım sen ise bir cinsin. Şimdi git burdan gelme birdaha!
Araf: Bir gün bana, tekrar gelmem için yalvaracaksın Arya!
Araf tehlikeli bir ifrit. İnsanları sevmez ve insanlardan nefret eder. tıpkı her ifritin nefret ettiği gibi. Taa ki Arya'yı görene kadar. evet, ona sırılsıklam aşık olmuştu.
her gece rüyalarına girdi, onu korkuttu ve Arya'ya ilk başlarda insan kılığına girerek gözüktü. Sabırsız ifrit Arya ile hemen evlenmek istiyordu. Arya ise hem korkuyordu hem de onu istemiyordu. Bir cinle evlenmeyi kim isterdi ki?