10 yaşında ailesini bir trafik kazasında kaybeden Ahsen 18 yaşına kadar yetiştirme yurdunda kalır. Bir gün üzüntülü bir şekilde okuldan çıkıp yurda giderken siyah bir jeep ona çarpar ve ayağı kırılır, o gün Ahsen için her şey değişir. Hayatına yeni kişi ya da kişiler eklenir. Her anı onlar ile geçmeye başlar. O kişilerin Ahsen için bir kardeşten farkı olmaz. Hayatında neredeyse hiçbir şey istediği gibi gitmeyen Ahsen için Bulut ile tanıştıktan sonra bir şekilde yoluna girer. Tabii ki aksaklıklar yok değil ama eskisi kadar fazla değil. Yurtta neredeyse her gün ağlayan o kız gitmiş yerine kahkahalara boğulan o kız gelmişti. Ve bunun için Bora, Bulut, Doruk, Ozan ve Ece'ye minnettardı. Onlar olmasa bu hayat çekilmez olurdu. Ahsen tabii ki ilk başlarda o 4 erkeğin hayatında bu kadar büyük bir yere sahip olacağını bilmiyordu ama hayat işte nerede, ne zaman, ne olacağı belli olmuyor...
Gerçek ailem kurgusu!!!
Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız kaldığı ailede travmalar bırakmıştır ve asla sevilmez. Ana karakter kız da bu önyargıları kırmak için çabalar.
Şimdi hikayeyi biraz tersine çevirsek? Kötü sandığımız o kızın gerçek ailesini bulmasını okusak?
Simay Naz Akgül sandığınız o kötü kız. Bu da onun hikayesi.
🤍
"Yaptığın son şey seni bizden kopardı. Her şeyinle seni kabul etmeye çalıştım ama olmadı! Durmadın, her seferinde daha fazla canımızı yaktın!" diye bağırdı annem. Gerçi artık annem değildi değil mi?
"Ben kısasa kısas yaptım hep! Çocukların bana nasıl geldiyse onlara öyle gittim!" Anlamıyordu. Onların yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyorlardı.
"Bu yüzden öz kardeşimizi istiyoruz!" Daha fazla izleyici kalmak istemeyen Çınar annemle arama girdiğinde bakışlarım onu buldu. Öz aileme beni kötülemişti değil mi? Bu yüzden rahattı. "Eşyalarını aldın, defol artık evimizden!"
🤍
"Alışkın olmayabilirsin ancak zamanla alışacaksın." dedi arabayı durdurduğunda. Hemen önünde durduğumuz sarı renkli duvarlara sahip evi gösterdi. "Evine hoş geldin kızım."
"Kızım diyorsunuz," dedim evden gözlerimi çekmeden. Ona benim hakkımda hiçbir şey anlatmamışlar mıydı? Nasıl bu kadar içten ve samimiydi bana karşı?
"Başka ne diyeceğim?" dedi şaşkınlıkla. "Kızımsın sen benim."
"Benim hakkımda size anlattıkları şeyleri biliyorum," bakışlarım ona döndüğünde göz göze geldik. "Bana nasıl güveniyorsunuz?"
"Güvenmiyorum." dedi açıkça. "Ancak güvenmek istiyorum. Bu yüzden söylenen her şeye kulak tıkadım ve seni buraya getirdim."