Ne olduğunu anlamadan havalanırken ağzımdan kaçan çığlığa engel olamadım. Belime sarılan kollar beni havalandırıp kendi kucağına çekerken utançla geri çekilmeye çalıştım. Araf, buna izin vermeyip ellerini sıkılaştırırken beni dizlerine otutturdu.
Bu yakınlaşmaya alışkın olmayan vücudum titrerken gözlerimin kapanmasına engel olamadım. Fazlasıyla gerilen bedenim titrerken gözlerimi açıp onun kahverengi hareleriyle karşılaşmak istemiyordum. Onun yakınlığı bedenimi kavururken güzel ve dolgun dudakları birkaç santimetre uzağımdaydı. İçimdeki his kontrol edemeyeceğim bir boyuta ulaşırken ellerimi sürükledim ve onın yanağında durdurdum. Boğazıma oturan yumruyu sertçe yutkunurken elime batan sakalları usul usul okşayıp sevdim. Ellerim onun güzel suratındayken hayalimdeki sakallara dokunmanın verdiği heyecan kalbimi hızlandırmakla kalmıyor, nefesimi kesik kesik alıp vermemi sağlıyordu.
Kendime hakim olamayarak ona yaklaşırken burunlarımızı birbirine bastırdım ve dudaklarımı dudaklarına sürttüm, öpmedim.
Bana ters tepki vermeyişi hareketlenmemi sağlarken kucağında kıpırdanmadan edemedim. Dudaklarımın hizasında olan dudakları aralanıp boğuk inlemesini bırakırken kapanan gözlerimi araladım. Uzun ve biçimli kirpiklerinin ardına gizlenmiş kahverengi gözleri koyulaşmış, belimdeki elini sıkılaştırmıştı. Öylece birbirimizi izlerken Araf sertçe yutkundu.
"Söylesene, bana böyle bakarken nasıl senden uzak kalmamı isteyebilirsin?"
Ona cevap veremezken, dudaklarının değdiği dudaklarımı araladım. O konuşurken bana temas eden dudakları benim dudaklarıma daha fazlasını istetirken duygularıma engel olamayarak aramızdakş mesafeyi kapattım ve onun dolgun dudaklarını, izinsiz bir şekilde mühürledim.
Bu hareketimle birlikte abi kavramı, çok uzaklara, izbe bir köşeye çekildi ve alayla bizi ve birleşen dudaklarımızı izledi.
Sevmediğiniz yüzünü dahi görmediğiniz bir adamla evlenmek nedir bilir misiniz?
"Abi yapma kurbanın oluyum!"
Ağlayan gözlere abime baktım, baba yarıma en değerlime.
"Ben diyeceğimi dedim, iste yada isteme Azad'la evleneceksin Evin."
...
Mutfağa girip elerimi tezgaha yasladım. Arkamda hissettiğim kara gölge ile kaşlarımı çatıp arkamı döndüm. Uzun boylu, kumral özenle şekillenmiş saçları, yeşil ormanı andıran gözleri ile karşımda duran adama baktım.
"Ne işin var senin burda?"
Elerini cebine koyup rahat bir ifadeyle parmak uçlarında yükseldi.
"Müstakbel karnımı görmek istemiş olamamı?"
Sinirle burnumdan soludum.
"Ben senin o tanıdığın kızlara benzemem bir tane çarparım ağzının üstüne!"
Yeşil hanelerini kısarak baktı yüzüme.
"Bu sözlerini sana yerdireceğim zamanı iple çekiyorum Ceylan gözlü."
Sonda kullandığı hitapla dudaklarımı yaladım. Gözleri dudaklarıma kayınca vücudum gerilmişti...
(İmdadım kitabımı okuduktan sonra bu kitabıma okumanızı tavsiye ediyorum kafanızın karışmaması için.)
Evin ve Azad
(kurgu; yetişkin içerik bulundurur.)