"Gidiyorsun demek."
Başımı salladım. "Öyle, ha bir hafta daha kalmışım, ha iki gün kalmışım. Ne fark edecekti ki zaten? Sonunda bir gidiş mutlaka olacaktı."
Sigaradan çektiği zehirli dumanı dışarı doğru üfledi. "Aklında gitmek olanı, kimse durduramaz zaten."
"Gitmesi gerekiyorsa. Olduğu yere ait değilse."
"Belki de şimdi burada, olduğu yere ait olduğunu bilmiyordur henüz." derken gözleriyle dikkatle bana bakıyordu.
•••
Asiye, her şeyini bir kenara bırakıp, babasının vasiyeti üzerine hiç görmediği o köye, hiç tanımadığı o kalabalık ailesinin yanına gidecekti.
Yusuf, eşini ve bebeğini depremde kaybetmiş, her şeyi arkasında bırakıp, sevdiği köye yerleşmiş, kendini her türlü şeyden soyutlamış bir genç adamdı.
Bu iki genç birbirlerinin yaralarını sarıp, birbirlerini iyileştirebilecekler miydi?
"Nefret ediyorum senden anlamıyormusun?"dedim titreyen korku dolu sesimle
"Sevemiyorum ben seni olmuyor işte artık vazgeç benden izin ver gideyim"dedim artık bağırmaktan kısılan sesimle gözlerimden yaşlar durmuyordu hıçkırıkların arasında kaybolmuştum...benim isyan etmemin aksine o bana acıyan gözlerle bakıyordu ne kadar acizdim
Kolumu tutan elinden kurtarıp kapıya doğru koştum belime sarılan kollar buna mani oldu kafasını boynuma gömerek derin nefes a
ldı
"Veremem....."
"Eğer benden gitmeye kalkarsan seni odaya bile zincirlerim ama izin vermem"dedi korkudan ne yapıcağımı bilmiyordum artık yaşamak istemiyordum bu adamın esiri olmaktan bıkmıştım....