"Yapamam," dedim gittikçe daha da ağırlaşan nefesimi düzenlemeye çalışırken. Panik bedenime hakim olmaya başlıyor, kontrolümü kaybediyordum. "Kim olduğu umurumda değil. Kimseyi öldüremem." Omuzlarımın üstüne kapanan eller bana hayatım boyunca hissetmediğim bir ağırlığı tattırdı. Uzun tırnakları tenimin üstündeydiler. "Yapmak zorundasın. İstediğin bu değil mi? Zafer? Güç? Liderlik?" Önüme bırakılan fotoğraftaki çocuğa tekrar baktım. Açık kumral saçları alnına doğru düşerken gülümsemesi onu tanımayan bir umutsuzu dahi rahatsız edecek kadar geniş ve mutluluk saçan cinstendi. Fısıltı kulaklarımda gidip gelirken soğuk odanın içindeki hava kendi kendini yiyordu sanki benim nefes almamam engellemek için. "O daha... çocuk." "Sen de öylesin. Ancak bazı fedakarlıklar yapılması gerekir. Güçlü olmak mı istiyorsun, korkak mı?"