Mutfağa vardığında elinde ne var ne yok bakmak için buzdolabını açtı. Gözü kenarda duran et parçasına ilişti. Avına yaklaşan bir aslan gibi sakin ve temkinli bir şekilde eli, ete doğru yaklaştı. En keskin bıçaklardan birini alarak eti doğramaya başladı. Her kesik darbesinde etten akan kızıl nehirler ona şeytani bir şekilde zevk veriyordu. Eti biraz tavada öldürdükten sonra sosunu hazırlamaya başladı. Derinliği çok olmayan bir kâse aldı ve içine gerekli malzemeleri koydu. Birden kendini rehinesini öldürmeye hazırlanan bir cellat gibi hissetti. Ama hisleri hiçte ona yabancı değildi. O sadece kartlarını kapalı bir şekilde oynuyordu. Şimdilik. Zamanı gelince bütün kartlar açılacaktı. Midesinden gelen sesler çabuk olmasını söylüyordu. Hız kesmeden sosu hazırlamaya başladı. Malzemelerin her birini yeşil gözlü kadını hayal ederek katıyordu. Tenini hayal ederek bir çay kaşığı toz sarımsak, köri, tuz koydu. Saçlarını hayal ederek karabiber, kuru kekik ve toz kırmızıbiber ekledi. Ardından kanını düşündü ve beş yemek kaşığı pekmez, altı yemek kaşığı soya sosu ve üç yemek kaşığı zeytinyağı ekledi. Önünde duran az pişmiş etin üzerine yavaşça hazırladığı sosu dökmeye başladı. Daha pişmeden bile genç adamın ağzı sulandı. Fırına koyduktan sonra yapması gereken tek şey beklemesi oldu. Bardağın dibinde kalan absenti tek yudumda bitirdi. Evin sessizliğini fırından gelen alarm sesi bozdu. Önünde duran ete hayranlık ile bakıyordu. Hemen yumuşak etten bir parça almak istedi. Ama etin sıcaklığı ağzını yakıyordu. Soğuması için sabır etti. Artık yiyebilirdi. Aldığı büyük ısırığı iştahla çiğnemeye başladı. Aldığı tadı hissetmeye başladı. O kadının saçı, gözü, burnu, teni, ruhu, kokusu ve kanı. Bütün bu ziyafete sabır ederek ulaştı. Ve sonunda bir gerçeği anladı. İntikam soğuk yenen bir yemekti.All Rights Reserved