"Üstüne tutunan yağmur damlalarını bile taşıyamadığını fark ettim. Omuzların zorlukla dik duruyor." Diye fısıldadı. İrkilişimin hemen ardından yutkundum. Az önce bunu söylemediğinden emindim. Yavaşça şemsiyesini bana uzattı. Gözlerim şemsiyeyi kavramış kemikli ve damarları belirgin güçlü ellerine düştü. Hiçbir şey söylemeden konuşmasına devam etmesini bekledim. "Ne kadar yorulmuş olursan ol, bu şemsiyenin altında kimse seni öyle görmeyecek, çocuk. O yüzden al hadi, ben senin yerine dik dururum, sende benim için düşür omuzlarını." Elim şemsiyesine uzandı. Bu bir nevi kabullenişti ve teşekkürdü benim dilimde. Siyah şemsiyesini ondan aldığım sırada parmaklarına dokunan parmaklarım ince ince sızladı. Gözlerimi kırpıştırdığım sırada o yağmurun altında ıslanıyordu. Bense onun şemsiyesinin altında korunuyordum ve omuzlarım düşmüştü. Arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Gidiyordum, bu adamla hiç karşılaşmamaya. Belki de her şeyden habersiz yeniden karşılaşmaya. *Japon inancına göre yağmurlu bir günde bir erkek bir kadına şemsiye uzatırsa kaderleri sonsuza dek bağlanırmış....* Bu isimle yazılan ilk ve tek wattpad hikayesidir! Tüm hakları saklıdır. +18 içerikler bulundurmaktadır.
7 parts