O gün gelmişti...benim hayatla olan savaşım, bugün başlamıştı üzerimdeki gelinlik, yabancı bir ev ve yabancı bir el, hayattim nereye gidecekti ben nereye sürükleniyordum böyle, ilk o beni öpecekti ilk onunla kadınlığımi tadacaktim herşeyi onunla hayal ederken simdi karşımdaki bir yabanci.. gelen kapi sesiyle bir an kendime geldim bir şey yemek istermisin?( bakışlarıyla beni süzerken)hayir aç degilim dedim. yanima geldi beni kokladı,sırtımdan geçen elleri boynumdan gezen dudakları midemi bulandırıyor kendimden nefret ediyordum. Çıkarmiyacak misin gelinliğini yoksa benim mi çıkarmamı istiyorsun? cevabımı beklemeden dudaklarima yapıştı ona hic bir karşılık vermeden benimle tek başına sevişiyordu elli tekrar sırtıma geçti ve bir anda üstümdeki ağır gelinlik bacaklarimdan süzülüp yere düştü.. İnsan bir cok duyguyu beraber yaşayabilirmiydi ben yaşıyordum. Utanç, korku,ıhanet sanirim ben bunlarla yaşayacaktım. Bu duygular benim ustume yapışmıştı artık, yataga uzandirdi beni deli gibi öpüyor, iğrenç elleriyle göğsüme dokundu, deli gibi sıkıp canımı acıtıyor ben sadece onun karsisinda cansız bir mankendim ,o bunun farkinda bile değildi... Dünyadaki en sağır edici ses, acı çeken bir kadının suskunluğudur..."Neşesi yuzundedir, kederi kalbinde."!!
kısa bir not; hikayemde +18 içeren kısımları var okumak size kalmış şimdiden teşekürler.
Kardeşi Mert için gittiği bir barda seçtiği bir adamdan hamile kalmayı planlayan Duru'nun tek amacı doğacak olan bebeğinin kardeşine nefes olmasıdır.
Duru amacına ulaşır fakat bilmediği şey ise seçtiği adamın karanlık dünyasıdır.