Berfu, bir kez doğmuş, bin kez ölmüş bir ruh. Bir cinayet; ki bu cinayet failin annesi, katilin babası olduğu bu cinayet, onu darmadağın etmiştir. Alkolün, uyuşturucunun, cinselliğin kollarına düşmüş bir gençlik. Bu roman size cennetin kapılarını vadetmiyor. Aksine bu roman, fırtınanın ortasına kalmış yaprakların gökyüzünden yeryüzüne savrularak düşmesini, ayaklar altında ezilmesini anlatıyor. Kan, ter, tütün, gözyaşı, kusmuk kokan bu dünyaya adım attığınız andan itibaren tiksineceksiniz; insanlardan, Tanrı'dan ve tabii kendinizden.
''Kaybolmayı seviyorum, Berfu. Bir yere ait olmamayı, bir kısrak gibi özgür olmayı seviyorum... Ve öldüğümde kül olup küllerimin bir çiçek bahçesine serpilmesini istiyorum. Depresif bir istek değil bu... Aksine bu sözler, içimde bir yerlerde yitirmek üzere olduğum o cılız ışığı hissetmemi sağlıyor.''
Bu hikaye rahatsız edici unsurlar içerir. On sekiz yaş ve üstü için uygundur. Psikolojik olarak kötü etkilenmek istemiyorsanız lütfen okumayın.
"Sevilmek isterken iliklerine kadar sevgisizliği hisseden herkese..."
(...)
"Senin şımarıklıklarını çekecek bir adam değilim."
Sözleri üzerine gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Kelimeler zihnimde bir oraya bir buraya kaçışırken hepsini bir araya toplamak oldukça zor olmuştu. Sakin ol Efsan... Kalbimdeki anlamsız ağrıyı görmezlikten geldim. Çenemi havaya dikip ters ters ona baktım. Giydiğim siyah topuklular sayesinde aramızdaki boy farkı bir kafa mesafesi kadarken gerginlikten kuruyan dudaklarımı ıslatıp onunkiler kadar acımasız olan sözlerimi sarf ettim.
"Bende sana şımarıklık yapacak bir kadın değilim."
Yayın tarihi: 12.05.2024