Hiç korunmak için ördüğün duvarları kendi ellerinle yıktın mı? Ben yıktım. Hiç görünmez olmak için girdiğin yorganı kendi ellerinle ateşe verdin mi? Ben verdim. Hiç kalbine saplanan hançeri acıdığını bildiğin halde, oraya daha da gömdün mü? Ben gömdüm. Ben kim miyim? Rahat beşiğinden alınıp kendi uçurumundan aşağı atılan; diğer çocuklar gibi oyun oynamak yerine mezar başında hiç görmediği annesiyle sohbet eden minik adam. Yaralarını merdiven olarak adlandıran, onlara basarak yükselen genç adam. Ben Onur Bera Akan. Hayatını mutluluğa adayan, yıllardır on bir yaşını tekrarlayan o çocuk. ____________________________________________ "Çok güzeller değil mi?" dedi. Başımı olumlu anlamda salladım, devam etti. "Sanki denize dinlenmek için iniyorlar. Sonra buharlaşıp tekrar gökyüzüne yükseliyorlar. Ya biz onların gökyüzüysek... Tepede olan onlar değilde bizsek. Dinlenmek için yeryüzüne değilde gökyüzüne çıkıyorsalar, bir ruhun bedeninden ayrılışı gibi." onu sessizce tekrarladım. "Bir ruhun bedeninden ayrılışı gibi..." Bir 'Kar Tanesi' yazarı Sude...