Yetimhanede herkesi çıkarmıştık, yani ben öyle biliyordum. Kızın biri '"İZEM, İZEM! NEREDE!?" diye bağırınca yanımda ki meslektaşıma hortumu verip, binaya girdim. Her yer dumandı, yanmasa bile umarım bu dumandan ölmezdi. Üst kata çıktığım da sadece bir kapının kapalı olduğunu görüp, o tarafa gitmeye başladım.
Giderken üstüme yanan eşyalar düşecek gibi oluyorlardı. Kızın adını hatırlamaya çalıştım. Ah! neydi? Neydi? Gizem miydi? İrem? hah! tabi İzem'di. "İZEM SESİMİ DUYUYOR MUSUN?" diye seslenince, kapıya güçsüz bir şekil de vuruldu.
"İzem bekle! dayan biraz daha, kurtarıcam seni" kapıyı açmaya çalıştım ama kitlenmiş gibi duruyordu. Bu bölge de diğer bölgelere göre alev azdı ama duman çok fazlaydı. İnşallah ölmezdi. Aslında garip ya alevin olduğu yerde daha fazla duman olmalıydı. Belki de İzem denen kız, kasıtlı yapılan bir kumpastı.
"İZEM ŞİMDİ KAPININ ÖNÜNDEN ÇEKİL KAPIYI KIRMAM LAZIM" dedikten sonra biraz bekledim. Yaklaşık 1 dakika gibi olunca kapıyı tekmelemeye başladım. Biraz kuvvetten sonra açılmıştı lakin enerjimi harcadığım için ve maske almadan binaya girdiğimden dolayı fazla duman solumuştum.
Odaya girince İzem'i yerde yarı baygın yatarken gördüm yanına yere çömelip, konuşmaya başladım. "İzem lütfen gözlerime bakar mısın?" işte o an! gözlerimizin birbirine değdiği o an! sanırım aynı zaman da ruhumu İzem'e teslim etmiştim. Ah nasılda aşık olası gözleri var.
Peki İzem'in hikayesi neydi? Hikâyede görüşürüz gençler ;)
(Yetişkin İçerik Olabilir. Haklar Saklıdır.)
(Yetişkin İçerik Olabilir. Tüm Haklar Saklıdır.)
Yıllar önce evlat edinilmiş ve bunu çok sonradan öğrenen edebiyat öğretmeni Ekin Susmaz. Kimsesiz olduğunu düşündüğü bir şehit çocuğun koruyucu annesi olur. Evine aldığı çocuğun 6.yaş gününde birden babası çıkagelir...