Kryptonite and Scooter Ankles ||J. Kent ||
  • Reads 4,295
  • Votes 82
  • Parts 22
  • Time 10h 18m
  • Reads 4,295
  • Votes 82
  • Parts 22
  • Time 10h 18m
Complete, First published Nov 04, 2020
Concept: Kryptonite is a Kryptonian's weakness, and Scooter Ankle is a human's. Jon Kent is human AND Kryptonian, therefore, vulnerable to both.
Concept within a concept: A kryptonite scooter; the ultimate weakness for his ultimate weak spot -- his Achilles' tendon. Illuminati confirmed: Jon Kent is Achilles -- 
__
or: Jon Kent comes to terms with his humanity after his family is put in danger. As his father's son, he blames himself. 
-
-
-
260 pages of 2am writing and dyslexic proof reading. 
-
-
Alternate Title: Book of Unholy Amount of Typos. 
[[We go down like crummy fanfic authors.]]

[[trigger warning: bruh plz don't read if u be triggered easily]] 

The only thing I own here is an unravelling Robin string doll from a gumball machine at Walmart, I swear --
All Rights Reserved
Sign up to add Kryptonite and Scooter Ankles ||J. Kent || to your library and receive updates
or
#14kon
Content Guidelines
You may also like
PRANGALAR | +18 by mellcnmel
33 parts Ongoing
Göğsümde hissettiğim namlu bana tesir etmezken gözlerimi, elindeki silahtan usulca gözlerine çıkardım. Mavilerim onun yeşilleriyle buluşunca sert bakışlarının esiriydim. Çenemi hafifçe kaldırırken aynı zamanda benimde elimde olan ve göğsüne doğrulttuğum silahı biraz daha göğsüne bastırdım. "Sen bana silah doğrultamazsın Keskin," Aramızdaki mesafeyi yarıya indirirken, "Doğrultuyorsan da tetiği çekmesini bileceksin." Gözlerindeki alaylı ifadeyi yakaladığımda silah doğrulttuğu bileğini sertçe kavrayıp arkasındaki duvara yasladım. Elindeki silah yerle buluşunca ne olduğunu anlayamadan kendimi tam tersi pozisyonda bulmuştum. Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken sıcak nefesi de belli bir hızda tenime çarpıyordu. "Sen yapabilir misin peki?" Kendinden emin ve bir zamanlar oldukça tanıdık olduğum sesi kulaklarımdayken gözlerimin dolmaması için büyük bir çaba sarf etmem gerekmişti. "Gözlerime böyle bakarken hem de." Resmen beni kışkırtıyordu. Zayıf noktam olduğunu biliyor ve buna oynuyordu. "Seni," dedim, dişlerimin arasından. Ellerimi göğsüne yaslayıp onu kendimden uzaklaştırdığımda bu zayıf dokunuşumla geriledi. "Yavaş yavaş, doğduğuna pişman ederek öldüreceğim. Biraz bekleyeceksin ama kendini hazırla." "İnan bana, sevgilim." Kullandığı kelime, kalp atışlarımın bu küçük odada yankılanmasına neden olurken ondan bir kez daha nefret ettim. Gözlerindeki alaycı ifade büyürken aramızda açılan mesafeyi birkaç adımda kapattı ve bana doğru eğilerek o temiz kokusunu solumamı sağladı. "Orada olacağım, senin için."
You may also like
Slide 1 of 10
PRANGALAR | +18 cover
LET THE GAMES BEGIN • squid game [EDITING] cover
Behind the Mask  (001xY/N fanfiction) cover
ᴇʟʏꜱɪᴀɴ | BNHA cover
On A Wire [B. Hargrove] cover
𝑴𝒊𝒏-𝒆 || Min Ho x Reader cover
Naruto: Copy System cover
What Is Love? | My Inner Demons x Reader cover
𝙘𝙡𝙤𝙨𝙚 𝙩𝙤 𝙮𝙤𝙪 • 𝙧𝙖𝙛𝙚 𝙘𝙖𝙢𝙚𝙧𝙤𝙣 cover
𝐓𝐇𝐀𝐓'𝐒 𝐒𝐎 𝐓𝐑𝐔𝐄 • SQUID GAME 2 cover

PRANGALAR | +18

33 parts Ongoing

Göğsümde hissettiğim namlu bana tesir etmezken gözlerimi, elindeki silahtan usulca gözlerine çıkardım. Mavilerim onun yeşilleriyle buluşunca sert bakışlarının esiriydim. Çenemi hafifçe kaldırırken aynı zamanda benimde elimde olan ve göğsüne doğrulttuğum silahı biraz daha göğsüne bastırdım. "Sen bana silah doğrultamazsın Keskin," Aramızdaki mesafeyi yarıya indirirken, "Doğrultuyorsan da tetiği çekmesini bileceksin." Gözlerindeki alaylı ifadeyi yakaladığımda silah doğrulttuğu bileğini sertçe kavrayıp arkasındaki duvara yasladım. Elindeki silah yerle buluşunca ne olduğunu anlayamadan kendimi tam tersi pozisyonda bulmuştum. Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken sıcak nefesi de belli bir hızda tenime çarpıyordu. "Sen yapabilir misin peki?" Kendinden emin ve bir zamanlar oldukça tanıdık olduğum sesi kulaklarımdayken gözlerimin dolmaması için büyük bir çaba sarf etmem gerekmişti. "Gözlerime böyle bakarken hem de." Resmen beni kışkırtıyordu. Zayıf noktam olduğunu biliyor ve buna oynuyordu. "Seni," dedim, dişlerimin arasından. Ellerimi göğsüne yaslayıp onu kendimden uzaklaştırdığımda bu zayıf dokunuşumla geriledi. "Yavaş yavaş, doğduğuna pişman ederek öldüreceğim. Biraz bekleyeceksin ama kendini hazırla." "İnan bana, sevgilim." Kullandığı kelime, kalp atışlarımın bu küçük odada yankılanmasına neden olurken ondan bir kez daha nefret ettim. Gözlerindeki alaycı ifade büyürken aramızda açılan mesafeyi birkaç adımda kapattı ve bana doğru eğilerek o temiz kokusunu solumamı sağladı. "Orada olacağım, senin için."