Bir nefes kadar yakındı. Korku tüm bedenimi kaplarken karanlıkta bile fark edebildiğim kehribar rengi gözlerini bir saniye bile olsun çekmedi gözlerimden. Bakışları oldukça keskindi, korkudan kalbimi yaralayacak kadar keskin. "Sen..." deyip sustum, devam edemedim. Boğazım düğüm düğüm oldu. Titreyen ellerimi göğsünden çekmedim. Bana daha fazla yaklaşmasına izin vermedim ve gözlerimi kaçırdım. Kaçacak hiçbir yerim yoktu. Hapsolmuş gibi çaresiz ve korkak hissediyorum. O konuşmayınca kendimi toparlayıp yeniden gözlerimi ona çevirdim ve cümlemi tamamladım. "Polis falan değilsin!" İtiraz etmezken ekledim. "Suçlusun." dedim inanmak istercesine. Biraz daha yaklaştı. Eğildi, yüzlerimizin arasındaki mesafeyi iyice kapattı. Burnum boynuna değerken derin bir nefes aldım. Kokusunu hissedince gözlerimi kapadım. "Ben Ateş, Ateş Demirkan!" Donup kaldım karşısında. Ateş, Ateş Demirkan... Göğsüm yaşadığım şeyin büyük korkusuyla hızla inip kalkmaya başladı. Aynı zamanda Boynuma çarpan nefesinden rahatsız olup, yutkundum. "Büyük bir suç işlenecek." Ne demekti şimdi bu? Büyük bir suç işlenecek! "Ve sen, Mira Aksoylu, gördüklerinden sonra bu suça ortak olmaktan başka seçeneğin yok!" dedi tek bir nefeste. Algılama yetimi kaybetmiş gibi ne söylemek istediğini anlamazken geri çekildi ve gözleri yeniden gözlerimi buldu. "Artık beraberiz!" Karar alındı, hüküm verildi! Artık beraberiz!
104 parts