Bazen insanlar dış görünüşümüze göre bizi yargılarlar. Mesela çok gülersen çok mutlusun, gülmezsen mutsuzsun gibi kılıflara koymaya çalışırlar.
Ama bilmezler ki o her zaman dudaklarda olan bir tebessüm hayatta her şey yolundaymış gibi göstermek içindir .
Aslında o tebessümde bazen bir acı, bazen bir keder, özlem, hasret gibi duyguları maskeler. Bu insanların bir kısmıdır.
Bir de dudaklardaki o tebessümü bile yok eden insanlar vardır. Bu insanların bakışları buz, konuşması ruhsuzdur. Ben bu kısımda yer alıyorum. Kendini insanlara kapatmış, çok konuşmayan ve konuştuğu zaman da boş konuşmayan. Hani olur ya böyle bir ortamda iyisinden bir dert ablası. Ben oyum iste;
Herkese yeri geldi mi abla , yeri geldi mi anne ,kardeş ,dost ama kendime geldi mi en büyük düşman . Ben bu hikayenin baş kahramanı, ve ben kendi kaderimi kendim yazarım.
Eğer bir kadının kendi kaderini yazmasını okumak istiyorsan bu benim KADERİM............
Kalbini savaş meydanında bırakmış bir asker, o intikamı elbet bir gün alır.
...
Alakurt lakâbıyla bilinen Kurter Alacakan, ülkesinin en başarılı askerlerinden biridir. Bir gece vakti timiyle gittiği Kafes operasyonunda timdeki dostlarını acı bir şekilde kaybeder.
Her şeyini kaybettiği o zifiri karanlık gecede, kan dolu toprağa bakıp, toprağı avuçlayarak korkunç bir intikam yemini eder.
Ve her şeyi ardında bırakıp şehre geri döndüğünde, hiçbir şey aynı kalmayacaktır.
Özellikle de General'in kızıyla tanışıp, onunla aynı intikam yoluna başkoyduktan sonra...
ALACAKAN.