Türü: Shounen, Macera, Fantastik, Vampir, İsekai, Kıyamet Sonrası, Gerilim, Gizem, Steampunk, Cyberpunk, Karanlık atmosfer, Karanlık Fantezi
Konusu: M12904 (Süper Mahmut-sensei) adlı bir Siber-askerin Rumeli bölgesindeki Sırp isyanını bastıramayıp yarbayın ihanetine uğrar ve öldürülür. Fakat ölemez ve komadayken zihindeki boyutu olan "Standia"'ya gider. Standia'da uyandığında şenlikte öğretmenleriyle vedalaşırken Vampirlerin ve Tapınakçıların saldırısına uğrayarak ölür ve Ashkeneh Beyliği karanlık, kasvetli ve lanetli atmosfere mahkum kalarak M12904 tekrar ikinci uyanışı yaşar. M12904 uyandıktan sonra her şey değişir ve yoldaşlarıyla beraber öğretmenlerini kurtarmaya, Arcaea'ya gitmeye, Vampirlere karşı savaşmaya, yeni yerler keşfetmeye, 5 büyük Vampir Tapınakçılara karşı savaşmaya, Kristal kaplı "Apple of Aden"i elde etmeye ve kaldığı komadan uyanmaya çalışmaktadır.
"Standia" ismi nereden geliyor?;
Yunanistan'a bağlı Girit Adasının kuzey doğusundaki küçük ada olan Dia adası eskiden "Standia" olarak biliniyordu.
+21 cinsellik ve şiddet içeren sahneler bulunmaktadır. Bu hikaye Dark Romance kategorisindedir ve küçük yaştaki arkadaşlar için uygun değildir. Lütfen dikkate alınız.
✩。:*•.───── ❁ ❁ ─────.•*:。✩
Senin için her gün saçlarımı saldım. Dudaklarımdaki ruju tazeleyip durdum. Parfümsüz dışarıya çıkmadım. Yeni giysiler aldım. O giysileri hakkıyla taşıyabilmek için kilo verdim. Sırf sen birkaç saniye daha uzun bak diye hesaplar yaptım. Kahkaha atmadım, yüz hatlarımı korudum. Beni güzel gör istedim. Baktığında beni arzulaman için dünyanın en güzel kızı olmaya çalıştım. Güzel gözlerine bakarken kayboldum, derinlere battım. Sense elimden tutmak yerine beni gözlerinin derinliklerinde boğmayı tercih ettin. Kırmızı rujum dağıldı, makyajım silindi, saçlarım kabardı. Ve yeniden kilo alıyorum galiba. Seni beklemekten vazgeçtiğim gün, kendimden vazgeçtiğim gün mü olmalıydı? Hayır, böyle bitmesi şart değildi. Gözlerini açıp bana baksaydın, yaklaşıp ellerimi tutsaydın... Ya da en azından beni yanıtsız bırakmasaydın böyle bitmezdi. Eğer beni biraz bile sevseydin dünyanın en güzel kızı olurdum. En güzel, en asil ve en mutlu... Ama şimdi en suçluyum. Seni sevdiğim için, hiç olmadığım kadar suçluyum.
Vazgeçişimin damgası, intiharımın tescili. Dudaklarını bir kez bile öpememenin sancısı. Aramıza koyduğun duvarlardan atlama vaktim. Aşağı düşeceğim sevgilim ve öleceğim. Bir kez bile kalbine gömülmeyeceğim. Çürümeme izin ver. Bu yorgun beden karışsın toprağa ve and içelim birlikte, birbirimizi görmeyeceğimize. Sakın bir kavanoza koyma, kalbim çoktan darılmış sana. Ve o güzel gözlerin... Yaşarken görmedin, ölü bedenime değmesin. Beni en güzel halimle hatırla. Kanı çekilmiş, çürümüş ve delicesine sarhoşken değil. Senin için geldiğim o gün gibi, en güzel halimle...