Sevgili okur;
Bu kitabın barındırdığı öyküler, gündelik hayatın içinde her
zaman karşılaşabileceğimiz olayların ufak birer yansımasıdır.
Daha fazlası değil.
Öykücülük dilimle hayatın ufak kesitlerini sözcüklerle ölümsüzleştirme
çabasından başka bir şey yapılmamıştır bu kitapta.
Kentlerde yaşarken genel telaşın getirdiği dalgınlıkla çevremizdeki
olaylara karşı duyarsızlaşırız. Hayatta kalma çabasının
beyhude bir getiridir bu duyarsızlık. Kendimizi kurtarmamız çok
zordur. İş hayatı, ev hayatı, sosyal hayat derken, kendi hayatımızın
içinde kendimizi kaybederiz. Çizgi dışına çıkmak büyük
cesaret ister kent yaşamında. Bu sebepten dolayı, bireysel yaşama
çabamız, çoğu şeyi görmememiz ya da görmezden gelmemiz gerektiğini
bize dayatır.
Kent Öyküleri birazcık olsun gözümüzden kaçan küçük şeyleri
hatırlamamıza yardımcı olur inancındayım.
Taktir siz değerli okuyucularındır.
Saygılarımla.
"Demez mi anası, topallığına bakmadan benim kızıma göz koymuş diye? Der. Bu konuyu bir daha açma anne."
******
"Seni yaktım, kül ettim ruhumda; ama yine bana senin kokun geldi. Meğer ben seni küle çevirirken, ruhum iradesizce kokunu saklamış," dedi gözlerime bakarken. Sözleri dudaklarından her saçıldığında, benim cehennemden farksız kuyularım harlanarak coşkunca alevlendi ve onun sözlerinin ucunu yaktı, tutuşturdu. Yakmalı ya da yanmaya hazır olmalıydım.
GÜL KOZASI İSMİ İLE YAYINLANAN İLK KİTAPTIR.
13.08.2020 tarihinde yayımlanmaya başlamıştır.
HİKAYE ŞAHSIMA AİTTİR. ÇALINMA DURUMUNDA YASAL İŞLEM BAŞLATILACAKTIR...