Sevmek zordu. Sevip de ayrılmak zor. Affetmek daha zor. Geçmişe gidemezsin, yanlışlarını acılarını, sevdanı değiştiremezsin. O kapıdan çıkanı zamanı döndürerek durduramazsın. Sadece izlersin. Elinde umutların, yıkık hayallerin, can kırıklıkların, yarım aşkınla hatıraları gözden geçirirsin. Keşke dersin, iyiki dersin. böyle olmasaydı dersin ya da böyle olmalıydı... Doğruna yanlışına karar veremezsin, sen sen olmaktan çıkarsın tüm bunlarla....
Merve'de öyleydi Keşkesi vardı, iyikisi vardı, yarım kalan aşkı vardı, şimdi ise kayıp giden hayatında geçmişinde kaybettikleri vardı. Babasız büyüttüğü; babasız oğlu vardı. Boynunu eğdiği babası, ağlattığı annesi, yarım kalan kardeşliğiyle yitip giden sevdası. Çok geç olmadan tamamlamalıydı kırık dökük yanlarını. Sadece sol yanının yarı kırık parçasını tamamlanmayacağını biliyordu... Onun başlangıcı sonuydu biliyordu...
Şehvet ve tutku için aşık olmak mı gerekliydi?Atlas Kuzey bekarlığa veda partisinde hiç sevmediği bir kadına dokunarak aslında şehvet ve tutku için sadece aşkın değil nefretin de yeterli olduğunu öğrenicekti.
Seçil Sezgin'le şehvet , tutku ve nefretin içiçe olduğu bir hayata istemeden de olsa adım atıcak , bağımlısı olucaktı.