En önde oturan okyanus gözlü adama baktım. O da inatla bana bakıyor, gözlerini üzerimden çekmiyordu. Daha fazla gözlerine bakmaya cesaret edemediğim için gözlerini ilk kaçıran ben olmuştum. Arkadan müzik sesi gelmeye başlayınca mikrofona biraz daha yaklaştım ve gözlerimi kapatıp benim için çok şey ifade eden şarkıyı söylemeye başladım.
"Boğazında düğümlenen hıçkırık olayım..."
"Unutma beni, unutama beni..."
"Gözünden damlayamayan göz yaşın olayım..."
"Gölgen gibi adım adım, her solukta benim adım..."
"Ben nasıl ki unutmadım sen de unutma beni, unutama beni..."
"Bitmek bilmez kapkaranlık geceler boyunca unutma beni, unutama beni..."
"Ayrılığın acısını kalbinde duyunca unutma beni, unutama beni..."
"Sevişirken, öpüşürken, yapayalnız dolaşırken, unutmaya çalışırken unutama beni, unutama beni..."
Kitaplara aşık olmasan bu satırlara bakıyor olmazdın.
Yeni bir evren keşfetme isteği, yeni karakterlere olan hayranlık duygusu ve belki de kendi dünyamızdan bir kaçış yolu. Nedeni ne olursa olsun kitap okumak tam anlamı ile andan kopuştu benim için. Biz okurların belki de en büyük ortak noktası okuduğumuz kitabın içinde bulunmak istemek veya o kitapta ki ulaşamayacağımızı bildiğimiz var olmayan karakterlere aşık olmak.
Peki bir gün kendinizi okuduğunuz kitabın içinde bulursanız? Ya da durun durun şöyle sormalıyım. Bir gün uyumak için yattığınız yataktan, okuduğunuz fantastik aşk kitabının kötü karakterinin yatağında kalksanız ne tepki verirdiniz?
Ben epey saçma bir tepki vermiştim.
Buyurun gelin bu bilinmeyen yolculuktan ve evrenden beraber çıkmanın yolunu bulalım. Sen yoksan her zaman bir kişi eksiğiz. Ne duruyorsun sende gel ve bir olalım. Yolumuzu bulalım. Belki de bulduğumuz yol çok da istediğimiz yol değildir bunu da hep beraber öğrenelim.
Başlangıç Tarihi: 28.08.2024