ellerini yavaşça yüzümde gezdirmişti,yüzünde de hafifçe beliren gülümsemeyle düm düz karşıya bakıyordu.
Gözlerim ben istemeden dolmuş ve akmak için saniyelerle yarışıyordu.
"Seni görmek istiyorum... hatta tek görmek istediğim sensin."
dudaklarından dökülen kelimeler,zar zor tuttuğum göz yaşlarımı serbest bırakmamı sağlamıştı.
yanağımda ki elinin üzerine elimi koyup,yüzümü hafifçe eline sürtmüştüm.
hem ağlıyordum hem de gülüyordum,bu adam bana bunu yaşatabilecek tek kişiydi belki de.
"Çok yakında sevgilim,çok yakında..."
sadece ağzımdan bunlar dökülebilmişti,dökülen kelimeler de titrek titrek dökülmüştü dudaklarımdan.
"Sen,ağlıyor musun?"
sorduğu soruyla yüzünde ki gülümsemede kaybolmuştu. O çok sevdiğim gülümsemesi şuan benim yüzümden sönmüştü.
kafamı dik tutup,iki elini de sıkıca tutmuştum.
"Hayır,hayır ne ağlaması benim senin yanında ağlamam mümkün mü sevgilim?"
tekrar yayılan gülümsemesiyle,ona sıkıca sarılıp o ferah kokusunu içime çekmiştim.
"Seni çok seviyorum,iyi ki benim sevgilimsin."
elleri yavaşça sırtımda ki yerlerini alırken,kısık bir sesle kıkırdamıştı.
"Ben de seni seviyorum iyi ki benim sevgilimsin."
işte buyduk biz,o beni göremese de dışıma değil içime tutulmuştu,ben ise onu görebiliyordum ama onun dışına değil,onun o bahçede kucağına oturan kediyi sevmesine tutulmuştum,ben onun kalbinin güzelliğine,şefkatine,ben onun herşeyine aşık olmuştum.