"Acıların senin parlayan yıldızlarındır, onlardan kaç."
İçerik üreticisi olan Yıldız Kara, gittiği röportaj sonucu tanıştığı kişinin onun geçmişiyle yüzleşmesinde aracı olacağını aklından bile geçirmemişti.
Geçmişinde kendisinin sessiz çığlıkları ve çürük tohumları varken tanıştığı bu kişi onu sorularıyla ve gizemli halleriyle düşünmeye iter. Tatil niyetine gittikleri Alanya'da ise bu daha fazla devam eder ve istenmeyen sırlar ortaya çıkar.
Sürekli dört yıl önceye dönüp zihninin esiri olan ünlü Yıldız Kara, bu serüvende işini bile unutur. Gittikçe sönmeye mahkûm kalır.
Herkesin sırrı kendinedir fakat o sırlar bir şekilde ortaya çıkar. Yanlış şekilde bile olsa.
"Hiçbir iyilik düpedüz masum değildir."
-Hüzün-
"Bak Yıldız, dinle beni
Çığlık atarsan sesin kısılır, sessizce ağlarsan kimse seni görmez. Sana bunu hiç anlatmadım. İkisi de aynı şey ama sen her şeye rağmen savaş. Sabretmek neyin getirisi ve sabredenden ne gider göster."
Burası çok yalnız hissettiriyor. Kafamın içinden keskin acına bir ağıt yakamıyorum.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."