Küçük kız,yumuşak sesiyle kreşte öğrendiği maniyi söylemeye başladı.
"Yağmur yağıyor, seller akıyor.
Arap kızı camdan bakıyor.
Dışarı çıksam,biraz ıslansam.
Aksa karam,bembeyaz olsam."
O, hep sinirlenirdi bu maniye. Kızın söylediği zamanki çattığı kaşları geldi aklına. Kahkaha atmaya başladı.
Uzaklardan hoş sesini işitti.
"Böyle de güzel, böyle de hoşsun.
Sakın çıkma. Hasta olursun."
Gök gürledi, yer yarıldı sanki.
O, yoktu ama sesi yankılanıyordu her yerde.
Yer sarsıldı. Nefesi kesildi küçük kızın. Damarlarında fokurdayan kanının sesi ile irkildi. Elini sol kaburgasının üzerine koydu. Kalbini hissedemedi. Nabzının sesini duysa belki hayata dönerdi. Kalbi atmıyordu artık. Atsa neye yarardı ki?
O,yoktu.
Hiçbir yerde.
Sevgi bilmeyen insanlarla vakit geçmezdi ki.
Kimsesizdi.
Sevgisiz ve onsuz.
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...