Bir kadın, kaşları Zülfikar, cemali ay... Bir adam ruhu cehennem kalbi kanrevan... Oldukça sıradan bir şekilde yaşamına devam eden iş adamı Azat Demirbüken'in yaşamı, İran'a olan iş seyhati ile baştan sona değişmekle kalmayacaktı. Atış talim sahasında gördüğü kara gözlü Ashraf onun hem kutsanması hem de felaketi olacaktı. Zira kader ipine çoktan aşk düğümü atılmış, yağlı urgan misali ruhuna dolanmıştı. 'Ona aşık olduğumu asla kelimelerle anlatamazdım. Susardık çoğu zaman . Konuşursak ezilirdi sözcükler aşkımızın haşmetli gücünde... Koyardı başını omzuma , dokunurdum dudaklarına. İçerdim kana kana aşkı ... Gözlerimiz buluştuğunda hissederdim ruhunun titrediğini... Kadıköy sahilinde otururduk yere , önümüzdeki koca denizin kokusunu değil de onun kokusu dolardı ciğerlerime...' 'Onu çok sevdim ben..' dedi, kadın. Avuçlarında tuttuğu gül yaprakları gibi ölü ve ruhsuz şekilde çökerken gece üstüne. 'O, asla benim olamayacak, olmayacak bir melodi gibiydi. En büyük korkum onu kaybetmek iken aslında ona asla sahip olamadığımın farkına dahi varamadım. Ben ona bakmaya kıyamazken o her gece kendini yeniden ve yeniden öldürürdü. Ve ben bunun farkına varmadım...' dedi, adam. Rakı masasına İstanbulun günahları misali çöken sessizliği parçalarken. 'Aşk gelir ve gider. Olay onun gitmesinden öte senden ne aldığıdır.' Geçmişin pençelerinde esir düşmüş Ashraf'a aşık olmaya başlayan Azat, geçmişin izlerini genç kızın ruhundan silebilecek mi? Her gece anıların acımasız ağırlığında ezilen Ashraf geçmişi unutabilecek mi? Kaderle oynanan bu kumarda galip kim olacak? Gelecek mi yoksa geçmiş mi? Zarlar atıldı ve oyun başladı..
58 parts