Hira arkasından müjdenin şaşkın serzenişini duydu. "Gördüğünü keşke bize de söylesen!" Bu sırada terminale doğru ilerleyen alper yiğit tanıdık sesi duyunca önce adımları durdu sonra şaşkınca arkasına baktı. İşte o an ona deli gibi koşan hirayı gördü. Alper yiğit'in yüzüne eşsiz bir gülüş kondu. "Peri kızı?" Mırıltısını sadece o duydu. Hira'nın tekrar, "Alper!" diyen sesini duyunca o da terminale giden adımlarının tam tersini atarak hiraya doğru ilerledi. Büyük adımlar atan genç adama nazaran koşan bir genç kızın olması elbetteki birkaç meraklı gözü de üzerine çekmişti. İki beden de ortada buluşup birbirlerine atılınca alper yiğit onu engelleyen çantasını tutmayı bırakıp kızı kucakladığı gibi başını boynuna soktu. Hira alper yiğit'in bedeninde soluyadururken ayakları zemin ile bağlantısını kesmiş havada salınıp duruyordu. "Neden bana haber vermedin?" diye sordu hira. Derin bir nefes daha alıp tekrar konuştu. "Ne olmuş yani saatlerin erken ya da geç olması? Ben senden her an telefonlarını bekliyorum tamam mı?" dedi aksi aksi. Alper yiğit, samimiyetle güldü. Sesi, başını nabzı hızlı atan bir boyuna gömülü olduğu için boğuk çıktı ama hira açık algılarıyla o sesi gayet iyi duydu. Sadece duysa o da iyi ya. Hissediyordu. O gülüşün sahibinin göğsüyle göğsü bir bütünken sanki kendi gülmüş gibi hissediyordu. Kalbi göğsünü deli gibi dövdü. Ne güzel gülmüştü öyle alper yiğit... "Bilseydim," diyip elini hiranın atkuyruğu saçlarına atıp şefkatle okşadı. "Bilseydim seni arardım, Peri kızı. Ama kıyamadım sana. Nasıl kıyayım ki?" * Yayınlanma tarihi: 01/21/2021
20 parts