Story cover for Söğüt Ağacı <bxb> by Yuichi12_
Söğüt Ağacı <bxb>
  • WpView
    Reads 621
  • WpVote
    Votes 6
  • WpPart
    Parts 2
  • WpView
    Reads 621
  • WpVote
    Votes 6
  • WpPart
    Parts 2
Ongoing, First published Dec 01, 2020
Mature
Anadolu'nun bozkırlarında yükselen söğütler,toprakların sahibidir.Bu kadim topraklarda yaşayan insanlar  için söğütler kutsaldır.

Her evde,handa,fırınlarda,demircilerde,tavernalar da bir söğüt salkımı asılıdır.

Söğütler denizi severler,hemen hemen her kıyıda kökleri denize uzanan söğütler vardır.

Deniz kıyısında yaşan insanlar arasında geçen bir masal bu durumu şöyle açıklar.

'Denizlerin efendisi derin uykusundan uyandığında gördüğü ilk şey Söğütlerin efendisidir.Denizlerin efendisi ilk görüşte onu sever ve peşinden gider.Söğütlerin efendisi onu sürekli reddetsede pes etmez,bir gün beklenmedik bir şekilde kavga ederler.Söğütlerin efendisi ondan denize geri dönmesini ister,yıllar sonra denizin içinde karşı karşıya geldiklerinde ise Söğütlerin efendisi sevgisine karşılık verir,o zamandan beri ikisi her deniz kıyısında buluştuklarında,buluştukları noktadan bir Söğüt ağacı yükselir.'

--------

Eşcinsel hikayedir🌈
All Rights Reserved
Sign up to add Söğüt Ağacı <bxb> to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
KIZILCA by __Katre__
21 parts Ongoing
Hafiften yaklaştı Yiğit. Bununla birlikte aynı anda geri gitti Dilruba. Yere bıraktığı bidona takılsa da Yiğit'e kalmadan toparladı kendini, azıcık utandı al al oldu yanağı. Öksürdü, soracağı sorudan emin olmayarak şöyle bir etrafta gezdirdi gözlerini Yiğit. Ağaca, kurda, kuşa, yerdeki tırtıla, köşede şip şip su içerek keyifle kendilerini izleyen kediye baktı. "Yavuklun var mı? Bi' sevdiğin?" Ani bir şok geldi geçti Dilruba'nın mavi gözlerinden. Köşedeki kedi bile şok olmuş gibi su içmeyi bıraktı. Bir tövbe çekti sessizce. 'Belli...' dedi kendi kendine. 'Bu az çapkın değil. Tipi de müsait az kız koşmuyordur bunun peşinden.' Bir elini beline koydu, eğilip bidonunu aldı eline. "Var!" dedi. Bilmem kaç bıçak saplandı Yiğit'in gönlüne. Ardından söylediği sözler bir bir söktü o bıçakları, yarasını sardı, üzerini bile öptü. "Kocam var benim, bebem de karnımda! Yanımda seni görürse vurur topuğundan alimallah! Hadi var git yoluna." Saçını savurur gibi başını salladı şöyle bir. İçinden 'Hıh!' demeyi de ihmal etmedi. Eli belinde ardını döndü, salına salına gitti tahta kapıya. Girmeden önce arkasını dönüp kontrol (!) etme amacıyla baktı sadece. Göz göze gelince çekemedi birazcık bakışlarını. Eli cebinde kendine bakıp gülümseyen adamda takılı kaldı gözleri. O hafifçe başını eğip selam verince kendine geldi. Omzunu silkti nazlı nazlı. Ayaklarındaki çamuru otlara silip girdi tahta kapıdan içeri. Ardında ise derince iç çeken Yiğit'i bıraktı şüphesiz. "Ah ulan!" dedi cebinden sigarasını çıkarırken. "Ah ulan Kızılca, yaktın beni!" Kızılca'sının onu yaktığı gibi o da sigarasını yaktı. Akşama kadar ayrılmadı oradan, belki camdan başını uzatır diye.
You may also like
Slide 1 of 10
KIZILCA cover
YÜZYILLAR ARASI YOLCULUK (Düzenlemede) cover
İki Yangın Arasında cover
Cariye'nin İkinci Hayatı cover
EMPEROR • Taekook cover
Gül-i Saltanat cover
Kara Peçe cover
İkinci Yaşam 1-2 cover
Şafağın Şarkısı cover
AlGon/Sonsuz Aşk cover

KIZILCA

21 parts Ongoing

Hafiften yaklaştı Yiğit. Bununla birlikte aynı anda geri gitti Dilruba. Yere bıraktığı bidona takılsa da Yiğit'e kalmadan toparladı kendini, azıcık utandı al al oldu yanağı. Öksürdü, soracağı sorudan emin olmayarak şöyle bir etrafta gezdirdi gözlerini Yiğit. Ağaca, kurda, kuşa, yerdeki tırtıla, köşede şip şip su içerek keyifle kendilerini izleyen kediye baktı. "Yavuklun var mı? Bi' sevdiğin?" Ani bir şok geldi geçti Dilruba'nın mavi gözlerinden. Köşedeki kedi bile şok olmuş gibi su içmeyi bıraktı. Bir tövbe çekti sessizce. 'Belli...' dedi kendi kendine. 'Bu az çapkın değil. Tipi de müsait az kız koşmuyordur bunun peşinden.' Bir elini beline koydu, eğilip bidonunu aldı eline. "Var!" dedi. Bilmem kaç bıçak saplandı Yiğit'in gönlüne. Ardından söylediği sözler bir bir söktü o bıçakları, yarasını sardı, üzerini bile öptü. "Kocam var benim, bebem de karnımda! Yanımda seni görürse vurur topuğundan alimallah! Hadi var git yoluna." Saçını savurur gibi başını salladı şöyle bir. İçinden 'Hıh!' demeyi de ihmal etmedi. Eli belinde ardını döndü, salına salına gitti tahta kapıya. Girmeden önce arkasını dönüp kontrol (!) etme amacıyla baktı sadece. Göz göze gelince çekemedi birazcık bakışlarını. Eli cebinde kendine bakıp gülümseyen adamda takılı kaldı gözleri. O hafifçe başını eğip selam verince kendine geldi. Omzunu silkti nazlı nazlı. Ayaklarındaki çamuru otlara silip girdi tahta kapıdan içeri. Ardında ise derince iç çeken Yiğit'i bıraktı şüphesiz. "Ah ulan!" dedi cebinden sigarasını çıkarırken. "Ah ulan Kızılca, yaktın beni!" Kızılca'sının onu yaktığı gibi o da sigarasını yaktı. Akşama kadar ayrılmadı oradan, belki camdan başını uzatır diye.