"Daha düne kadar hiçbirinizin umurunda değildim. Şimdi ne oldu da hepiniz benim üstüme geliyorsunuz?" "Sen daha iyi biliyor olmalısın minik yılan." Bana dediği şeyle yüzüm buruştu. Konuşmak istedim. Bağırmak, haykırmak hatta vurmak istedim. "Bu kadar korkak biri için çok cesur hamleler yapıyorsun. Madem karşımda tir tir titreyecektin neden bunları yapıyorsun?" "Ben.. hiçbir şey.. yapmıyorum. Bahsettiklerinden hiçbir şey anlamıyorum. Neyi daha iyi bileceğim?" dedim dişlerimin arasından. "Seni uyarıyorum. Tek bir yanlış hareketinde seni doğduğuna pişman ederim. Gözüm daima üzerinde üzerinde olacak." Bana iyice yaklaştı yakınlığı başımı döndürmeye başlamıştı. Başını iyice yaklaştırıp kulağıma tehditkâr şekilde fısıldamaya başladı. "Anladın mı beni?" Başını geri çekse de yakınlığımızı bozmadı.Gözlerim dolsa da ona belli etmemek için başımı hafifçe yere eğip bir süre gözlerimi yerden çekmedim. Buradan bir an önce defolup gitmek istiyordum. Kendimi daha iyi hissedince başımı kaldırıp göz göze gelmemizi sağladım. Bana ateş saçan bakışlarla bakarken hala benden bir cevap bekliyordu. "Anladım." diye güçlükle fısıldadım. Daha fazla orda olmaya dayanamadım ve koşar adımlarla merdivenlerden inmeye başladım.