Günlerdir aldığım darbelerin etkisiyle tüm kemiklerim kırılmış gibi sızlıyor, kıpırdayamıyordum. Bu soğuk mezrada kaçıncı günüm bilmiyordum. Zaman kavramını tamamen yitirmiş, bitap halde oturduğum yerden tavanı izlerken demir kapı açıldı. Yüzümü buruşturup "Mirkan" diye fısıldadım. Acı dolu gözlerini bana çevirdi. "Sana güvenmiştim, Eliz! Kalbime koydum seni. İlk defa! İlk defa kalbime birini koydum." Çıldırmış gibiydi. Buraya kapatıldığımdan beri ilk defa benimle konuşuyordu. Umutla yerimden doğruldum. Bağırıyor etrafta volta atıyordu. Bana yöneldiğinde korkuyla geri çekildim. Parmağıyla beni gösterdi. "Sen! Sen benim avukatım değil yüreğim oldun. Ne istesen verirdim ben sana. Canımı bile!" Bağırmaktan sesi kısılmıştı. Yutkunup yere çöktü. Gözgöze geldik. Yorgun bakışlarımı diktim yüzüne. "Sen bana ihanet ettin." o kadar kısık sesle söylemişti ki bunu, az önceki halinden eser yoktu. "Yapmadım." Yapmıştım. "Yaptın biliyorum. Ve cezasını çekeceksin. Kalbim de olsan, öleceksin Eliz." Biliyorum, ölecektim. Silahı doğrulttuğunda gözlerimi kapatıp acıyı bekledim. - Litai'nin hikayesini bilir misiniz? Avukatlık mesleğinin tarihteki ilk temsilcileri sayılırlar. Mitolojide savunma görevi üstlenen Zeus'un "çirkin kızları" Litai'ler, Yargıçlara suç işleyenlerin kandırıldıklarını, anlatıyorlar ve Zeus'tan bağışlanmasını istiyorlardı. Kötü ruhlu Suç tanrıçası Ate'nin kızkardeşi olan Litailer hem iyiliğin savunucusu hem de suç işleyenler için af dileyiciydiler. Aynı zamanda mağdurların yanında durup mahkemeden suç işleyenin ceza almasını talep ediyorlardı. Litailer Ate'nin etrafında dönüp onun suça teşvikini engellemeye çalışırlardı. Çirkin görünümlerine tezat iyi ruhlu Litai'ler insanları suç ve cezanın dehşetinden korumaya çalışırlardı. -All Rights Reserved