Öncelikle evet evet GERÇEK AİLE hikayesi. Klasik demek istemiyorum ama galiba klasik, bu kurguyu o kadar çok okudum ki. Bi an karşıma cıktı ve bi anda nerdeyse yazılanların tamamını okudum. Aşırı sarıyor ve yazmak istedim. Daha fazla uzatmadan geçelim o zaman hanımlar beyler. Umarım beğenirsiniz... Herkesin kendine sorması gereken bi soru vardır adamım. Ben kimim demeli insan kendine. İçimden geçen şarkı sözünü fısıldadım. "Ben kimim? " Ben Lâl, bi ekim sabahı bu saçma salak dünyaya gelmiş dünyaya geldikten iki hafta kadar sonra zorla ailesinde kabul görmüş ve zorla o eve girmiş. Öyle zorlama olmuş ki bu durum sırf yetimhaneye gönderilmeyim diye hastane görevlileri tarafından hasta olmamama rağmen hastaneye yatırılmış büyük ihtimalle o sırada da karışmıştım. Ben Lâl. İsmimi bile sessiz sakin bi bebek olduğum için bana bakan hemşireler vermiş 17 yıl önce ilk anneme hemşire söylemiş ismimi "bu kızın ismini Lâl koyduk biz ." Demiş. Orda ağlayan o bebek şimdi büyüdü ve bugün diğer annesine söyledi. "Benim ismim Lâl." Ama hemşireler koymuş demeyi yediremedim kendime. Sizin gibi onlar da sevmezdi beni diyemedim. Sadece Lâl dedim. Ben Lâl. Konuşmayı gerçekten sevmiyorum, belki bugüne kadar kimseyle yakın olamadığım için Lâl olmuşumdur onu da bilmiyorum ama tek bi kişinin yanında vazgeçiyorum ismimden. Tek bi kişi söküyor dilimdeki kilidi. Ben Lâl. Bu dünyadaki tüm kimsesizlikleri tatmış kendi kendime kimse olmuştum. Ben yalnızlığıma sığınmış yalnızlığımı bu dünyadaki tek arkadaşım yapmıştım. Ben Lâl, defalarca kez terk edilmiştim ama tek bi terk edişi yedirememiştim kendime. Ben Lâl asla Lâl olmayı istememiş ama Lâl olmak zorunda bırakılmıştım. Ve ben Lâl, şimdi feriştahı gelse Lâl olmayı bırakmaz bıraktırmalarına izin vermezdim.