Hayallerimin içinde hiç bu kadar var olmamış, hiç bu kadar hayallerim için var olmamıştım. Çok sevince hayallerde, hayallerle yaşamak yetiyormuş insana. Bu satırlara döktüğüm hikaye çok şey öğretti bana, çok şey kattı. İyisiyle kötüsüyle çok tecrübe edindim, başta bunun için ONA minnettarım.
Daha önce de hissetiğim ya da hissetmediğim duyguları bu kadar derinden yaşamam, zaman zaman mutlu etsede beni daha çok üzdü. Ama en çok da beni üzen şey bir yanlışa bu kadar tutulmamdı. İnsan bazen de bile bile kendini ateşe atıyormuş, göz göre göre sonunun kötü olduğunu bildiği şeylerin peşinden koşuyormuş.
İşte bu da benim bir imkansızın peşinde koşma hikayem...
Ben sana umutlarla dolu
masum bir papatya bahçesi vadettim,
ama senin dikenli gül bahçelerini
sevdiğini nerden bilebilirdim ki?
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...