Açık pencereden hafif esen yelle birlikte boya kokuları burnumu doldurmuş ve yanağımı okşamıştı . Boya kokusunu parfümüm olarak kullanacak kadar bağlıydım .
Yine resim yapıyordum ; ruhuma , bedenime iyi geliyordu , rahatlıyordum .
Resim yapmak benim için sadece bir hobiden ibaret değildi . Hayatımı resimle yaşıyordum , canım sıkkın olduğunda resimle gideriyordum . Duygularımı tek tek fırça darbeleriyle beraber tuvallere aktarıyordum . Resim adeta bir terapiydi benim için . Şövaleler , tuvaller , türlü türlü fırçalar , acı boya kokuları , boyaları inceltmek için kullandığım yağlar , ellerime küçük kesikler bırakan spatulalar benim elim ayağım olmuştu . Her yerde zaman , mekan farketmeksizin ayrılamıyordum resim tutkumdan ...
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."