ASİL KAN
  • Reads 34,252
  • Votes 3,509
  • Parts 50
  • Reads 34,252
  • Votes 3,509
  • Parts 50
Complete, First published Dec 13, 2020




Güç krallıklarının bulunduğu bir dönemde savaşların en çetin yaşandığı coğrafya da sessiz bir bekleyiş sürüyordu. Kralların doğa üstü güçlerinin yanı sıra zeka yarışı göz dolduruyordu. Her ülkenin kendi veliahtı artık yaşlı babalarının yerine geçmek için sıra beklerken Travuz krallığında hala güç bakımından yeterli bir veliahtı olmaması halkın içini korkuyla dolduruyordu. Kraliçenin bebek beklediği haberi ulusta sevinç coşkusu oluştururken bebeğin cinsiyeti de merak konusu olmaya başlamıştı. 


Doğum olana kadar geçen zamanda kraliçenin el üstünde tutulması bir yana diğer prens ve prensesle bu durum karşısında oldukca geri planda tutulmuştu. Kral Edward çocuklarına aynı ihtimami gösterse de yıllar sonra hamile kalan kraliçe cariyelerden olan çocuklara karşı oldukça katı davranmaya başlamıştı. Onun bu davranışları kraliyette korkuya neden oluyordu. Bebeğin prens olması halinde kraliçenin gücünü düşünmek bile istemiyorlardı. Başlarda iyi kalpli kraliçeleri yıllardır bebek sahibi olamaması ve babasının dolduruşları ile kendi karakterinden tamamen başka bir  insana dönüşmüştü. 


Zaman gelmiş bebek doğduğunda tüm sorular cevaplanmıştı. Kraliçe bir prenses dünyaya getirdiğinde halk ve saray halkı derin bir nefes almıştı. Prensesin gücü diğer kardeşleri karşısında zayıf olabileceği düşüncesi kraliçenin gücünün yerinde kalacağı rahatlığını vermişti. Bu durum kraliçenin bile prensese karşı içten içe öfke duymasına neden oluyordu. Prens olmadığı için bebekle ilgili hayal kırıklığına uğramıştı. 


Ama kraliçe dahil iki kişi dışında kimsenin bilmediği şey prensesin tüm zamanların en güçlü Asil Kanı taşıdığıydı. Bebek dört büyük element dışında kendine has özel güçlere sahipti. Kral ve baş danışmanı Ronald dışında kimse bu durumdan haberdar değildi.
All Rights Reserved
Sign up to add ASİL KAN to your library and receive updates
or
#3adrian
Content Guidelines
You may also like
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor) by Maral_Atmc6
72 parts Ongoing
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.
𝗘𝗩𝗥𝗘𝗡𝗟𝗘𝗥𝗶𝗡 𝗙𝗘𝗟𝗔𝗞𝗘𝗧𝗶 [𝗙𝗮𝗻𝘁𝗮𝘀𝘁𝗶𝗸] by Damlapl3
196 parts Ongoing
"Ağlamak istemiyorum!" diye mırıldandı kalan son mecaliyle. Kulaklarını çocukların ağlayışları, kadınların çığlıkları doldurdu.Bu bir felaketi! Melodi bir felaketin kurbanıydı...Başını iki yana salladı acıyla. "Bırak onları! İstediğin benim gözyaşlarım değil miydi? Dokunma onlara! Görünme onlara nolur... Ben sana," duraksadı.Hızla başını salladı bunu yapması gerekiyorsa eğer, yapacaktı. Onları kurtarmak için Bi bedel ödemesi gerekiyorsa yapacaktı! Bunu yapabilirdi. Yapmalıydı. Yapmak zorundaydı... Avuç içlerini açarak baktı. "İstediğini vereceğim!" Ellerini açarak göğe kaldırdı. Sesi yükselirken "İnşAllah gözyaşlarımda boğulursun! İnşAllah kandan göz yaşlarımla beslenen miğden yırtılır da geberip gidersin. "gözleri dolu doluydu" Allahın cezaları! "diye haykırdı. Bunu yapmak istemiyordu hiç bir zaman istememişti. Ne tüm bunları yapmak nede Düşmanının kölesi olmak istemiyordu. Karanlığın mahkumlarından biri olmak istemiyordu." Sana istediğini vereceğim bırak onları! "bağırarak kendini açıklamak onları korumak istiyordu. Gökyüzünden kahkaha sesleri yükseldi. Tekrar kaybetmişti Melodi, yeniden birkez daha kaybetmişti düşmanlarına yenilmişti. Dolu gözlerle karanlığa baktı. Hepsi onun suçuydu egosunu tatmin etmiş olsa gerekti. Bu ihanetin... Bu ihanetin bedeli ağır olacaktı. Eğer bir bedel ödüyorsa efendisi de ödeyecekti. Bu bedeli ona bizzat kendisi ödetecekti. " Beni bu hale getirdiğin için... " gözünden akmaması için dua ettiği hatta saatlerce dil döküp, yalvardığı o yaş aktı. Kandan bir damla yanaklarından süzülerek ayağının altındaki kayaların üzerine düştü. Sertçe yutkundu." Senden nefret ediyorum! " ETKİLENECEKLER OKUMASIN! #Paronayak 1. #Ajanlar1. #Yaratıklar1. #Köle1. #Evrenler1. #Sevda1. #Deli1. #Nefret1. UYARI :⚠️ Böyle bir konuyu daha önce okumadınız.
You may also like
Slide 1 of 10
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor) cover
Kötü Kadın Kahraman Olursa?!! cover
Mardin Doktoru cover
40 cover
YAŞAMAYANLAR cover
DİLDÂR  cover
SIFIRDAN SANA cover
𝗘𝗩𝗥𝗘𝗡𝗟𝗘𝗥𝗶𝗡 𝗙𝗘𝗟𝗔𝗞𝗘𝗧𝗶 [𝗙𝗮𝗻𝘁𝗮𝘀𝘁𝗶𝗸] cover
• GÜNAH TUTULMASI • cover
Mazide Kalanlar cover

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)

72 parts Ongoing

Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.