Mezarlık Gülü...
Acının, boynuna dolandığı kadın. Gece bakışlı kadın...
Bağrındaki acılarını görebilen, dahası susuşlarından bile anlayabilen bir adama rast geldi. Bu, uzun süreli bir rast gelişti ama o kanlı günde; kadın acının çıkmazındayken adamın ruhu, kadının harelerine mühürlendi...
İki azılı düşmanın, en çetrefilli savaşının arasında kalan kadın...
Ah o düşmanlığın amansız çatışmasında yaralanan kadın.
Bedeni darbe üstüne darbe aldığında adamın onu korumaya çalışırken siper etmeye çalıştığı göğsündeki yaraları görmezden gelemedi. Onu sarıp sarmalamayı, bütün yaralanışlarına rağmen çok istedi.
Ah o düşmanlığın yaralarını alan kadın.
Kardeşleri tarafından yüzünü ümitsizliğe dönmüş, sevdası için sevdasına ihanet etmiş bir kimsesizdi...
🌹
Ben bir mezarlık gülüydüm. Yapraklarım ölülere gölge olsun diye dikilmiştim.
Sevilmezdim... Değersizdim.
Köklerim, ölmüş insanların etlerinden; ruhum, içimde çürümüş hayallerimden besleniyor diye mi böyleydim? Kimse tarafından, bir değer biçilmeye layık görülmüyordum. Üstelik dünyanın en değerli elması diye kıymet bildiğim ta.rafından ölüler diyarına terk edilmiştim.
Derya gözlü, Mezarlık Çiçekçisi tarafından...
Beni, o ıssız günün ardından ölülerin koynuna gömüp gitmişti. Köklerim öyle bir karışmıştı ki toprağa, takılıp gidememiştim ardına. Suçumsa, sevdam için sevdiğime ihanet edişimdi. Asıl mahvedilişim, sustuğumdan anlayan Mezarlık Çiçekçisinin, göz bebeklerimdeki bilgeliğini yitirmesiydi...
Ben o, Mezarlık Çiçekçisine en büyük yara olmuştum, gül ben iken solan o olmuştu...
💎
"Aldığın yaraları mı sarayım? Yoksa sarıp da dağladığım yaralarının yersizliğine mi ağlayayım? Söyle bana, kadın! Ben senin için yanarken... Sana yeniden kavuşabilmek için dağlanırken sen hangi çaresizliğin
Hayatta hiç yalnız olduğunuz zamanlar ya da yerler oldu mu?
Tek kişilik yatakta iki kişi uyudunuz mu mesela?
Her gece uyumadan önce yanınıza size güç veren bir bedenin uzandığını hayal edin, sizi her daim koruyup kollayan bir beden.
Müzik dinlerken, yağan yağmuru izlerken, koşarken, yürürken, gülerken, banyoda duş alırken, aynaya baktığınızda bile yanınızda olan birini hayal edin.
Ettiniz mi?
Evet, bu çok güzel bir his, öyle değil mi?
Şimdi ise bunların yanında en önemli bir şeyi daha hayal edin. O kişinin kafanızın kurduğu bir karakter olduğunu. Bir hayal ürünü olduğunu. O kişiyi bir tek siz görüyorsunuz ve o kişi size sarılıyor, öpüyor sizinle konuşuyor! Bu korkunç gelebilir size çünkü gerçekten korkunç bir şey.
Mesela şu an ne yapıyorsunuz?
Yatağınızda uzanmış mısınız? Başınızı hafifçe yastığın sol tarafına çevirin orada, yanınıza uzanan bir beden olabilir ya da oturduğunuz koltuğun arkasında geziniyordur. Belki solunuzdaki duvara yaslanmış korku dolu gözlerinizi keyifle izliyordur. Sağa ya da sola iyi bakın çünkü şu an sizinle aynı havayı soluyor olabilir.
Şimdi size en korkunç olanı söylüyorum; belki de şu an tam ensenizi görüyordur. Parmakları ensenize değiyor, saç tellerinizi okşuyordur ve sizi usulca öpüyordur.
Derin bir nefes alın ve titremekte olan parmaklarınızı destek alabileceğiniz bir yere yaslayın ve odağını kaybetmiş gözlerinizi sıkıca kapatın. Sakinleşin çünkü bunları yaşayan benim, siz değil. Belki de siz de tamamen hayal ürünüsünüzdür.
Aslında bu benim de hikayem değil. Hastalıklı bir kızın, hastalıklı hikayesi. Ve üstelik siz benden daha hastasınız bu hikayede...
*Bu kitaptaki acıları tüm çıplaklığıyla göreceksiniz. Baştan söylemeliyim ki, psikolojik açıdan etkilenebilirsiniz. Bu bir uyarıydı. 🍷
Yazma Tarihi ve Saati : 25.08.2018 / 18.00
Bitiş tarihi ve saati: 12