Yakındaki pencereden
sızan ışıktan sakınarak gözlerimi zorlukla açtım. Bir
odanın içindeydim. Gözlerim bulanık görüyor ve başım
da bir gece önce, sanki bir duvara çarpmış gibi acıyordu.
Yüzümün sol tarafıysa şişmiş gibiydi.
Kalkmayı denedim fakat el ve ayak bileklerimin etrafına
bir şeylerin sarılı olduğunu fark ettim. Gözlerimi
açtığım andaki bulanıklık yavaş yavaş azalıp, daha net
görmeye başladığımda,lüks mobilyalarla döşenmiş bir odanın içinde
yatakta yatıyordum.Neler olduğunu anlayınca dürtülerim beni harekete
geçirdi, arkama dönüp odanın diğer tarafını görebilmek
için vücudumu zorladım. Yatağın diğer tarafındaki sandalyede elinde tabletle oturan adamı
görmek beni ürkütmüştü, kendimi yataktan yere attım.Adam yerinden kalkıp yanıma gelmeye başlayınca göz göze geldik.Gözleri o kadar karaydı ki içinde kaybolduğumu hissettim.Üzerime eğildi, beni yerden kaldırdı, geriye yatağa
yatırdı. Yaptığımın beni tekrar yere düşürecek aptalca
bir hareket olduğunu fark edinceye kadar onu tekmelemeye
ve ona vurmaya başladım.Kollarımdan o kadar sıkı tuttu ki morardıklarına emindim.Eliyle boğazıma yapıştı ve bağırmaya başladı.
"Uslu dur FAHİŞE artık bana aitsin."dediğinde gözlerine nefretle baktım.
"Ben fahişe değilim."diye bağırmaya başladım. Gözyaşlarım
gözlerimden yağmur gibi akmaya başladı. Telaşla etrafa
bakındım. Ellerimdeki ve ayaklarımdaki bu
bağlardan beni kurtaracak bir şey aradım ama etrafta işe
yarar hiçbir şey göremedim.Bu cehennemden ya kaçacaktım ya da burada ölecektim.
Yetişkin okurlar için uygundur!
Bir Mahalle Hikâyesi...
Çok daha fazlası...
✨
"Bak bana," diye fısıldadı. Dudaklarının arasından çıkan sıcak nefesi benimkilere dokundu. "Bir kere bana eskisi gibi baksan..." yalvarır gibi çıkan sesinin tonuyla tüm iradem dağıldı.
"Bırak lütfen," derken gözlerimi kapattım. Elinin birini kaldırıp parmaklarını usulca yanağımda gezdirdi ve çeneme doğru indi.
"Adımı söylemiyorsun artık," dedi dişlerini sıkarak. "Fark etmem mi sanıyordun?"
Soru soruyordu ama benim buna verecek bir cevabım yoktu.
"Senin dudaklarından dökülmesini istediğim öyle çok kelime var ki..." Eğilip anlını anlıma yasladı. Bu kadar yakınken tek nefesi paylaşıyor gibiydik. Onun aldığı soluk, benim dudaklarımda kayboluyordu. Benim sıklaşan nefeslerim ise sanki onu canlandırıyor gibiydi.