Etrafını saran yoğun sisi aşmaya çalışıyordu. "Küçücüktü o kız... Yıkanıyordu, yanıyordu ancak silinmiyordu kanlar üzerinden." Keskin bir çığlık yankılandı. Lanetin mührüyle kanadı; kırılan ama kanadını lanetten var eden bir safkandı. Sessizlik sağır etti. Kalbi attıkça titredi, titredikçe, sızladı. Sızısı arttı kanadı. Kanlar her yerdeydi şimdi. Gözlerinden, parmaklarından, zihninden boca ediyordu. Kalbi daha çok sızladı, bocaladı. En sonunda durdu. Zihninin her yanını kaplayan acıya rağmen kanatlarını çırptı ve güneşe doğru parladı. Parlayan kanatları değildi. Parlayan atmayan kalbiydi. Solmuş kalbiydi. İnsan olmayan kalbiydi. "Sevgilim, nasıl da parlıyorsun..." "Öyle bir sessizlikti ki, sessizliğimizi bir tek biz duyuyorduk." "İyi olmak kanındaki lekeye göre değişmiyor. Senin kanın berrak, kalbin o kadar hafif ki Levla... Ellerimde taşırken kırmaktan çok korkuyorum." İşte ben Levla Flora. Hayatımın kesitleri, benim lanetimin izleri.
8 parts