"Burası St. Petersburg yani Rus Rakvernok Halk Cumhuriyeti'nin başkentten sonraki en büyük kenti. İki hafta önce bir ihtilâl yaşandı Çarlık Rusya'sı devrildi. Yerine kendine "Sosyalist" diyen faşizan bir devlet geçti. Kendilerine "Sosyalist" demelerinin nedeni Sosyalist olduklarından değil, halkın çoğunluğunun Sosyalizm'e merakı ve ilgisi olmasından. Yaptıkları faşizan tutumlar buraya yazmakla bitmez lakin bize iki haftada yaşatabilecekleri en ağır şeyleri yaşattılar, bunların başlıcası; Eski devlet memurlarını işlerinden azad etmek, bunu yaptılar ve iki haftada elimizde avucumuzda olan stoğu tükettik, yiyecek en ufak şeyimiz kalmadı. Sosyalist olmayan herkesi evlerinde hapis hayatı yaşamaya bırakmak. Bunu da yaptılar, bunun pek bir kaybı olmasa da dışarıda bulup yiyebileceğimiz sülüklerden olduk, dışarıda sıkı yönetim ilan edildi, dışarı çıkan herhangi bir insanı vurma emri bizzat başkandan geldi, biz ise bunu radyodan dinlemekle yetindik. Ayrıca dışarı çıkabilsek de Fabrikalar dışında hiçbir yerde çalışamaz hâldeyiz çünkü özel sektörler kapatıldı, esnaflar kırbaçlandı, şirket sahipleri idam edildi bunun nedeni çalışanın çalışana köle olmasındanmış, bu şekilde de darbeci bir başkana köle olduk, ne değişti? En azından günlük elimize 5-6 ruble geçmekteydi, pekâlâ şimdi? Neyse... Öyle bir çelişim ki bu koyu Solcuları bile evlerinde bi' başına bırakıp Fabrika kurasına tâbi tuttular. Tabii herkes evinde oturup sokağa çıkma yasağına uymadı, yahut Fabrika kurasını beklemekle yetinmedi. Yaptıkları şey bi' kaç protesto oldu, iki haftada sadece bu şehirde beş tane protesto meydana geldi ve devlet bunları bir isyan bastırırmışcasına kanlı bir şekilde bastırdı. "Bu iş nereye varacak?" sorusuna en ufak bir cevabımız yok, bekleyip görmekten başka da bir çaremiz yok."
"Bey bir şey demeyecek misin, Ne oldu, Ne kararı alındı?"
Dedemin bakışları ben dışında tüm aile üyelerinde gezindi. Baktığı herkes yerinde kıpırdanırken ben bakmadığı halde kıpırdanıyordum.
En sonunda ise tekrardan babaanneme döndü ve dudaklarını araladı.
"Karar alındı. Barış sağlanacak.
Biz o aşiretten bir kız alacağız ve onlarda bizden bir kız alacak."
Ben rahatlamamız gerektiğini düşünürken, ortam daha da gerilmişti. Sebebini anlayamıyordum.
İki aşiret aralarında düğün yapıcaktı işte. Ben umuyorum ki gönlü olan kişiler evlenir.
Ortamdaki sessizlik dedemin sesi ile kesildi. Ama sanki o sessizlik artık çok daha bir sessizlik gibi geldi bana.
Ölüm sessizliği gibi.
"Ahter'i yarın akşama hazırlayın, Şahkar aşiretinin ağası, Ares Şahkar
Yarın istemeye gelecektir."
Hayır. Barış sağlansın diye her şeyi yapamazdım. Kesinlikle yapamazdım. Ben yapamazdım.