Her şeyin güzel olacağına o kadar inanıyoruz ki bazen. Bazen de inanmış gibi yapıyoruz. Aldatıyoruz kendimizi, kendimizle. Ayna karşısında durup da gülmeye çalışmak gibi. Ağlamaktan utanırız diye bakamıyoruz kendimize. Yalanlarla sarmaş dolaşız, ama tertemiz geziniyoruz belki de. Onlar da öyle. Herkes. İspat etmek istemiyoruz bunu. Kim ister ki? Ayın lekelerine yüzümüzü çeviriyoruz, ancak güneşe sımsıkı sarılıyoruz, yaksa da olur değil mi? Bize kim gerekli, kim gereksiz bilmiyoruz ki. İşığa doğru yürüyoruz ancak. Karanlığın nasıl olduğunu düşünmüyoruz hiç. Biz ne biliyoruz? Sen mi daha iyisin, yoksa ben mi? Sana göre sen, bana göre de ben değil mi?.. Bu hiç değişmeyecek.
Mahallenin yaptığı yardımları ile dilinden düşmeyen, bütün kızların deli divane olup peşinden koştuğu, ağırbaşlı, yardımsever ve bir o kadar da sert bir ağır abisi ile evlendiğinizi düşünün... Murat Karasu. Namı değer "Kara Murat" ile tanışmaya ne dersiniz?
Uyarı: Bu kurgu tamamen bana aittir! Cinsellik, şiddet ve bağımsız öğeler içermektedir! Reşit olmayanların okumasını tavsiye etmiyorum.