"Ne cüretle bana tokat atarsın." Diye tısladı ve ardından "Nereye gitmeye ÇALIŞIYORSUN SEN?" Diye bağırdı sona doğru. "Bırak" diye inledim. Elleri daha cok bedenime baskı uygularken, canım acıyordu. "Bırak Allah'ın belası bırak"
"Sen kime tokat atarsın?" Diye kükredi ve aniden beni dolaptan ayırdı ve yere savurdu. Daha ne olduğunu anlamadan kendimi sırt üstü yatar pozüsyon da, onu da üzerimde buldum. Ellerini boğazıma dolarken, gözlerim yavaş yavaş kayıyordu. Son hatırladığım şey Ulaş'ın dişlerini sıkmış bir sekilde, yeşil gözleri ile nefret saçtığıydı...
❝Yüzünü çok sevdim, ödünç alabilir miyim?❞ dedim birden gözlerimi gözlerine dikip. Nasıl olsa bir daha karşılaşmamız pek mümkün değildi, hem bu fırsatı kaçıramazdım hem de bu cesareti bir daha bulamazdım. Ağzımdan çıkan kelimelerin anlamsızlığıyla gözlerini kırpıştırdı.
❝Anlayamadım?❞
❝Yüzün tam hayalimdeki gibi, bir günlüğüne modelim olur musun?❞
Uyarı: Küfür ve argo kelimeler içermektedir.
Bu kurgu tamamen hayal ürünüdür, gerçeklikle hiçbir bağlantısı yoktur.
Slow burn bir hikayedir.
Üniversite #1 / 16.11.2024